Makine imalat Sanayisi güçlü olan ekonomiler imalat sanayinde diğer ülkelere göre önemli rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Makine imalat Sanayi tüm diğer sektörlere girdi sağlayan ve bu sektörlerin üretim becerilerini doğrudan etkileyen bir sektördür.
1. SEKTÖRÜN TANIMI VE KAPSAMI
Makine imalat Sanayi ülkelerin gelişme sürecinde stratejik öneme sahip yatırım ve ara malı üreten bir sektör niteliğindedir. İmalat sanayi içinde Makine imalat Sanayinin payı, başta ileri sanayi ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır.
Makine imalat Sanayisi güçlü olan ekonomiler imalat sanayinde diğer ülkelere göre önemli rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Makine imalat Sanayi tüm diğer sektörlere girdi sağlayan ve bu sektörlerin üretim becerilerini doğrudan etkileyen bir sektördür. Bu nedenle Makine imalat Sanayi diğer sektörlere sunduğu mal ve hizmetlerle ekonomik gelişmede çarpan etkisi yaratan, özel öneme sahip sektörler arasında yer almaktadır.
Uluslararası sınıflandırmalarda farklı kodlarla tanımlansa da genel olarak yatırım ve ara malı niteliğine sahip makine ve teçhizatı kapsamaktadır. Bu çalışmada Makine imalat Sanayi için üretim ve katma değer gibi göstergelerde, TÜİK’in istatistiklerinde kullanılan NACE 1’deki 29 kodlu grup temel alınmıştır. Bu sektör NACE 1 sonrası geliştirilen NACE Rev 2’de bazı farklılıklarla 28 kodlu ürünlerden oluşmaktadır.
NACE 1 gruplandırmasında, Makine ve teçhizat imalatı Nace Kodu: DK ve başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı Nace Kodu: DK29 olarak yer almaktadır. Ancak aynı grupta 296; Silah ve Mühimmat imalatı ve 297; Başka Yerde Sınıflandırılmamış Ev Aletleri imalatı da bulunmaktadır. Söz konusu alt gruplar çalışmamızda kapsam dışı bırakılmıştır.
Bu çalışmada Makine ve Teçhizat imalatı Sanayi kapsamına alınan gruplar NACE1 e göre aşağıda sıralanmıştır.
• Mekanik güç üretimi ve kullanımına yönelik makine (Uçak, motorlu taşıt ve motosiklet motorları hariç) Nace Kodu: DK29.1
• Genel amaçlı diğer makinelerin imalatı Nace Kodu: DK29.2
• Tarım ve ormancılık makineleri imalatı Nace Kodu: DK29.3
• Takım tezgâhları imalatı Nace Kodu: DK29.4
• Diğer özel amaçlı makinelerin imalatı Nace Kodu: DK29.5
2. SEKTÖRÜN GELİŞİMİ ve TEMEL GÖSTERGELERİ
2.1. Makine İmalat Sanayi Üretimi
Üretimin niceliği sektörün ülke ekonomisi içindeki yerini ortaya koyan önemli göstergelerden birisidir. Türk makine ve teçhizat imalatı üretimi son yıllarda toplam sanayi ve imalat sanayi üretimine göre daha hızlı artmaktadır.
2005=100 olarak TÜİK’in yayınladığı üretim endeksi bu gelişmeyi açıkça göstermektedir. Üretim endeksi yıllık ortalama olarak, 2006 yılında toplam sanayi için 107,8 ve imalat sanayi için 107,7 olurken makine ve teçhizat imalatı için 113,8 gibi yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir.
2007 yılında da makine sanayi üretim endeksindeki hızlı gelişme devam etmiş ve endeks değeri 120,9 düzeyine erişmiştir. Bu değer, toplam sanayi ve imalat sanayi endeks değerlerinin üzerindedir. 2008 yılında son çeyrekte önemli ölçüde hissedilmeye başlayan küresel krizin de etkisiyle sanayi üretim endeksi 114,3’e ve imalat sanayi üretim endeksi 112,7’ye gerilemiştir.
Makine sanayi üretim endeksi ise 115,0 olarak gerçekleşmiştir. Üretimde görülen daralmaya bağlı olarak 2009 yılında da endeks değerlerinde hızlı düşüş yaşanmıştır. 2009 yılı ortalama üretim endeks değerleri sanayi için 103,2 olurken, imalat sanayi için 100,4 düzeylerinde kalmış ve makine imalat sanayi için ise 103,1 olmuştur.
Üretim endeks değerleri, söz konusu dönem içinde makine imalat sanayinin imalat sanayi içindeki ağırlığını arttırdığını göstermektedir. Bu bulgu sektörün ekonomik gelişmede giderek itici güç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Sektörün üretim değerleri, yarattığı katma değerler, istihdamı vb. diğer göstergeler de bu yargıyı pekiştirmektedir. Makine imalat Sanayinin gerek üretim gerekse katma değer açısından imalat sanayi ve ülke ekonomisi içindeki önemi giderek artmaktadır. İmalat Sanayi üretimi 2003 yılında 2003 yılı fiyatlarıyla 224,286 milyon TL düzeyinden istikrarlı bir biçimde artarak 2006 yılında 284,886 milyon TL düzeyine çıkmıştır. Aynı dönemde Makine imalat Sanayi üretimi ise 6,252 milyon TL düzeyinden 10,075 milyon TL’ye erişmiştir.
Dönem içinde üretimde sağlanan büyüme imalat sanayi ortalamasından daha yüksektir. Bu gelişme sonucu toplam imalat sanayi üretimi içinde 2003 yılında %2,79 olan Makine imalat sanayinin payı, önemli ölçüde artarak 2006 yılında %3,54 düzeyine erişmiştir. 2006 sonrası için TÜİK istatistiklerinde sektörlerin üretimine ilişkin veriler henüz yayımlanmamıştır. 2010 yılı Ocak ayında yayınlanan 2007 verileri ise alt sektörleri kapsamamaktadır. Bu nedenle 2007 ve 2008 üretim değerleri ÜFE ve Üretim Endeksinden yararlanılarak tahmin edilmiştir. İmalat sanayi ve Makine ve teçhizat imalatı üretim endeksi ile ÜFE kullanılarak yapılan hesaplamalar sektörün imalat sanayi içindeki payının 2007 ve 2008 yıllarında da yaklaşık aynı düzeylerde kaldığını göstermektedir.
Ancak, yapılan hesaplamalar 2008 yılında önemli ölçüde etkisini gösteren krizin sektörü olumsuz yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Hesaplamalar sektörün üretiminin toplam imalat sanayi içindeki payının az da olsa gerilediğini ve %3,41 düzeyinde gerçekleştiğini göstermektedir. Ara ve yatırım malı üreten sektörün diğer sektörlere göre krizden daha fazla etkilenmesi doğaldır.
Makine imalat Sanayi üretiminin alt sektörlere göre dağılımına bakıldığında ise Genel Amaçlı Diğer Makinelerin ilk sırayı aldığı, ikinci sırada Diğer Özel Amaçlı Makinelerin ve üçüncü sırada ise Mekanik Güç Üretimine Yönelik Makinelerin geldiği görülmektedir. Üretim açısından son sırada yer almasına karşın Takım Tezgâhları üretimi 2003’e göre yaklaşık %88 artarak 2003 fiyatları ile 2006 yılında 879 milyon TL’ye ulaşmıştır.
2.2. Makine İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranları
Makine imalat sanayinin imalat sanayi üretimi içindeki payı artmıştır. Buna karşın, yıllara göre kapasite kullanım oranları ise imalat sanayi ortalama kapasite kullanım oranlarının altında kalmıştır. Makine imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2005 yılında %76,3 düzeyinden 2006 yılında %78,5 düzeyine çıkmıştır. Aynı dönemde imalat sanayi ortalama kapasite kullanım oranı da az da olsa artmıştır.
2007 yılında ise imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2006 yılına göre artarken, makine imalat sanayinde ise düşerek %77,1 düzeyine ve daha sonra 2008 yılında krizin de etkisiyle %73,3’a gerilemiştir.
2009 yılında ise gerek imalat sanayi gerekse makine imalat sanayi kapasite kullanım oranları, son beş yılın en düşük düzeyine inmiştir. 2009 yılında imalat sanayi kapasite kullanım oranı %68,9 düzeyinde kalırken makine imalat sanayi kapasite kullanım oranı ancak %67,3 olmuştur. Bu veriler makine imalat sanayinin atıl kapasite sorununu ve bir ölçüde sermaye verimliliğinin yetersizliğini ortaya koymaktadır.
Sektördeki işletmelerin çoğunluğunun mikro, küçük ve orta ölçekli işletme niteliğinde olması yanında, sektörün özelliği nedeniyle imalat için asgari makine teçhizata sahip olma gereği atıl kapasitenin oluşumunun temel nedenidir. Sektörün ekonomik kalkınmada ayrıcalıklı bir özelliğe sahip olduğu düşünüldüğünde, ülke ekonomisinin gelişimine çarpan etkisi yapabilecek bir potansiyele sahip olduğu da ortaya çıkmaktadır.
Ancak bu potansiyelin kullanılabilmesi için sektörün gerek iç, gerekse dış pazarlarda atılım yapma gereği açıktır. Ayrıca işletmeler arasında işbirliğinin, birleşmelerin, yabancı ortaklıkların vb. yaklaşımların süreci hızlandırmak için gerekli olduğu unutulmamalıdır.
2.3. Makine İmalat Sanayi Katma Değeri
Sektörün katma değeri 2003 ile 2006 yılları arasında %25,5 artarak 1,903 milyon TL’den 2,388 milyon TL düzeyine erişmiştir. Aynı dönemde imalat sanayi katma değeri ise istikrarsız bir eğilim göstermiştir. Sektörün katma değer artış oranının, toplam imalat sanayi katma değer artış oranından çok daha yüksek olması ekonomi içindeki önemini artırmıştır.
Sektör sağladığı bu gelişme sonrası faktör fiyatlarıyla katma değer açısından imalat sanayi içindeki payını, 2003 yılında %3,38’den 2006 yılında %4,25’e çıkarmıştır. Yapılan tahminler sektörün faktör fiyatları ile imalat sanayi katma değeri içindeki payının 2007 yılında %4,23 düzeyinden, 2008 yılında krizin etkisiyle %4,10 düzeyine gerilediğini göstermektedir. Makine imalat sanayi, imalat sanayi içinde katma değeri yüksek sektörler arasında yer almaktadır. Bu özelliği nedeniyle ekonomik kalkınmada ve ülkelerin gelişme sürecinde öncü rol oynayan sektörlerden birisidir.
Sektörün toplam imalat sanayi katma değeri içindeki payı, üretim içindeki payından yaklaşık %20 daha yüksektir. Bu bulgu sektörün katma değer, kısaca ekonomik büyümeye katkı açısından diğer birçok imalat sanayi sektörüne göre öne çıktığını göstermektedir. Makine imalat Sanayinde Diğer Özel Amaçlı Makineler üretimde ikinci sırada olmasına karşın, yaratılan toplam katma değer açısından ilk sırada yer almaktadır. Sektörün yarattığı katma değer içinde Genel Amaçlı Diğer Makineler ikinci, Mekanik Güç Üretimine Yönelik Makineler ise üçüncü sırayı almaktadır.Tarım Ormancılık Makineleri ve Takım Tezgâhları yaratılan katma değer içindeki pay açısından dördüncü ve beşinci sırada gelmektedir. Takım Tezgâhları alt sektörünün katma değeri 2003 yılına göre 2007 yılına kadar %56 düzeyinde artmıştır. Bu açıdan sektör ilk sırada yer almıştır.
2.4. İmalat Sanayi Katma Değerinde
Makine İmalat Sanayinin Yeri Makine imalat sanayinin faktör maliyetleriyle imalat sanayi içindeki payı %4’ler seviyesinde iken, GSYİH’daki payı yaklaşık olarak %1’ler düzeylerindedir.
2003/2004 ve 2005/2006 yılları ortalamaları olarak Makine imalat Sanayinin toplam imalat Sanayi katma değeri içindeki payları karşılaştırıldığında, sektörün yakaladığı ivme açıkça ortaya çıkmaktadır. Nace 1’de imalat Sanayinde iki basamaklı sınıflandırmada 22 sektör yer almaktadır. Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı (29) çalışmada tanımlandığı gibi iki alt grup olarak ele alındığında imalat sanayinde 23 sektör grubu oluşmaktadır. Bu durumda sektör başına ortalama katma değer payı %4,3 olmaktadır. Çalışma kapsamında tanımlanan Makine imalat Sanayi, 2003/2004 ve 2005/2006 yılı ortalamalarına göre imalat sanayi katma değeri içindeki payı açısından onuncu sırada yer almıştır. Ancak 2003/2004 yılı ortalaması %3,5 düzeyindeyken bu pay, %20 artarak 2005/2006 yılında %4,2’ye yükselmiştir. Kısaca Makine imalat Sanayinin ekonomi içindeki ağırlığı giderek artmıştır.
Makine imalat Sanayinin 2005 ile 2006 yıllarında imalat sanayi katma değeri içindeki payları, sektörün yaptığı atılımı ve ekonomideki yerini açıkça ortaya koymaktadır. Sektör 2005 yılında toplam imalat sanayi katma değerinden %4,07 pay alırken bu pay bir yılda yaklaşık %5 oranında artarak 2006 yılında %4,25’e erişmiştir.
Sektör imalat sanayindeki 23 sektör içinde yaratılan katma değer açısından 2005 yılında 11. sıradan 2006 yılında 10. sıraya çıkmıştır. Tüm bu gelişmeler sektörün imalat sanayi içinde önemini giderek artırdığını ve ekonomik büyümede itici rol üstlenen sektörler arasında yer aldığını göstermektedir.
2.5. Üretimde Katma Değerin Payı
Sektörlerin ekonomik büyümedeki katkısını ortaya koyan bir diğer gösterge, üretim içinde yaratılan katma değerin payıdır. Bu oran sektörün katma değer yaratma gücünü göstermektedir. Makine İmalat Sanayinin 2005 yılında yarattığı katma değerin sektör üretimine oranı %22,57 olmuştur. Bu oran açısından sektör, 2005 yılında imalat sanayi sektörleri arasında sekizinci sırada yer almıştır. Aynı oran 2006 yılında 2005 yılına göre %5 artarak %23,7 düzeyine çıkmıştır. Sektör, üretimde katma değer oranı açısından 2006 yılında ise altıncı sıraya yükselmiştir.
Kısaca, sektörün ürettiği her birimde faktör fiyatları ile katma değer oranı artmıştır. Ekonomik gelişmeyi sağlamaya yönelik kaynakların kullanımında önemli bir gösterge niteliğinde olan bu oran açısından Makine İmalat Sanayinin, öncelikle desteklenmesi gereken sektörler arasında yer aldığı ortaya çıkmaktadır.
2.6. Makine İmalat Sanayi Çıktıları Kullanım Yerleri
Makine imalat Sanayi çıktılarının kullanım yerlerine göre dağılımı, sektörün gayrisafi sermaye oluşumunda önemli yeri olduğunu ortaya koymaktadır. Sektör çıktılarının kullanım yerlerinin %27,23’ünün ara malı, %12,21’inin nihai tüketim, %11,70’inin ihracat ve %48,86’sının ise gayrisafi sermaye oluşumunda olduğu görülmektedir.
Makine imalat Sanayi çıktılarının kullanımında ithalat önemli bir ağırlığa sahiptir. Girdi-Çıktı tablosu sektör çıktılarına olan talebin önemli bir bölümünün ithalatla karşılandığını göstermektedir. Sektör yerli çıktılarla bu talebi karşılaması durumunda ülke ekonomisine önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Gayrisafi sermaye oluşumunda yerli çıktıların payı %36,3 olurken ithalatın payı ise %63,7 düzeyindedir. Kısaca gayrisafi sabit sermaye ve stok değişimlerinden oluşan bu kullanım yerinde ithalat, yerli çıktının yaklaşık 1.8 katıdır. Toplam aramalı kullanımında ise yerli çıktı kullanım oranı gayrisafi sermaye oluşumundaki durumdan daha iyidir. Ara malı olarak kullanılan sektör çıktılarının yaklaşık %37,4’ü ithalat yoluyla karşılanırken %62,6’sı ise yerlidir. Bu bulgular, sektör çıktılarının büyük bölümünün tüm diğer sektörler için yatırım malı özelliğini taşıdığını ve bu nedenle sektörlerin üretim kabiliyetini belirlediğini göstermektedir.
2.7. Ara Malı Kullanımında Makine İmalat Sanayi ve İmalat Sanayi İlişkileri
Sektörlerin girdi-çıktı ilişkileri birbirlerine bağımlılıklarını ortaya koymaktadır. Makine imalat Sanayi daha çok yatırım malı üretmesine karşın, ara malında da imalat sanayi sektörleri ile sıkı ilişki içindedir.
Makine imalat Sanayi ara malı olarak imalat Sanayinden kullandığı girdilerin %44,05’ini Ana Metal Sanayinden karşılamaktadır. Bu bulgu, Makine imalat Sanayinin ara malı ihtiyaçlarında Ana Metal Sanayine çok önemli ölçüde bağımlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Sektör ara malı girdi ihtiyacının %24,87’sini ise kendi sektöründen karşılamaktadır. Kimyasal Madde ve Ürünleri %5,30 ile sektörün girdi sağladığı imalat sanayi sektörleri içinde üçüncü sırayı almaktadır.
Makine imalat Sanayi imalat sanayinden sağladığı girdilerinin %5,06’sını elektrikli makine ve cihazlar, %4,24’ünü metal eşya sanayi, %3,67’sini ise plastik ve kauçuk sektöründen sağlamaktadır. Bu sektörler dışında kalan imalat sanayi sektörlerinden kullandığı girdilerin toplam içindeki payı ise %12,82 olmaktadır. İmalat Sanayinin, Makine imalat Sanayinden toplam ara malı kullanımının dağılımına bakıldığında ise ilginç bir bulgu ortaya çıkmaktadır.
Makine imalat Sanayi %44,04 ile ilk sırada yer almaktadır. İmalat sanayinin sektörden kullandığı ara malının neredeyse yarısının yine sektörün kendisi tarafından kullanıldığı ortaya çıkmaktadır. Ana Metal Sanayi %7 ile sektörden ara malı kullanımında ikinci sırada, Metalik Olmayan diğer Mineral Ürün %6,45 ile üçüncü sırada gelmektedir.
Bu sektörleri sırasıyla Tekstil Ürünleri (%6,19), Gıda Ürünleri içecek (%5,54) ve Metal Eşya Sanayi (%5,51) izlemektedir. Sektörden imalat sanayinin toplam ara malı kullanımı içinde bu sektörler dışında kalanların payı ise, toplamda ancak %25,27 olmaktadır. Veriler, ara malı kullanımları açısından Makine imalat Sanayi ve imalat Sanayi ilişkilerinin gayrisafi sermaye oluşumuna göre sınırlı düzeyde kaldığını göstermektedir.
2.8. Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumunda Makine İmalat Sanayi
Makine İmalat Sanayinin Toplam Gayri Safi Sabit Sermaye oluşumundaki payı, sektörün ekonominin vazgeçilmez itici gücü olduğunu ortaya koymaktadır. Gayri Safi Sabit Sermaye oluşumunda inşaat sektörü %48,64 ile ilk sırada gelirken Makine imalat Sanayi %18,37 ile tüm sektörler arasında ikinci sırayı almaktadır. Üçüncü sırada ise %11,04 ile inşaat ve imalat sanayi dışında kalan tüm diğer sektörler almaktadır.
Makine imalat Sanayi dışında kalan imalat sanayinin gayri safi sabit sermaye oluşumu içindeki payı ise ancak %21,95 düzeyindedir. Gayri Safi Sabit Sermaye oluşumunda Makine imalat Sanayinin payı tek başına yaklaşık olarak, imalat sanayinin diğer tüm sektörlerin paylarının toplamına eşittir.
Sektörün gayri safi sabit sermaye yatırımları içindeki bu yüksek payı diğer sektörlerin üretim kabiliyetlerinin de sektöre bağımlılığını göstermektedir.
Sektörün gelişmesinin diğer sektörlerde yaratacağı çarpan etkisi düşünüldüğünde, Makine imalat Sanayinin desteklenmesi gereken öncelikli sektörler arasında ilk sırada yer alması gereği ortaya çıkmaktadır.
3. ALT SEKTÖRLER VE DIŞ TİCARETTEKİ GELİŞMELER
3.1. Takım Tezgahları
Takım Tezgahları, Makine imalat Sanayi içinde, 2008 yılı verilerine göre en fazla dış ticaret hacmine sahip olan ikinci gruptur (2,34 milyar ABD Doları). Takım Tezgahları dış ticareti sürekli olarak açık vermektedir. 2008 yılı dış ticaret açığı 935 milyon ABD Dolarıdır. Açık, 2009 kriz döneminde 410,5 milyon ABD Dolarına gerilemiştir.
3.1.1. İhracat
Yıllara göre istikrarlı ve hızlı bir artış gösteren Takım Tezgahları sektörü ihracatı 2008 yılında 704 milyon ABD Dolarına erişmiştir. Makine imalat Sanayi içinde motorlar grubundan sonra en fazla ihracat yapan ikinci gruptur. İhracat sürekli olarak artmaktadır. 2008 yılı ihracatı 2003 yılına göre 4,8 kat artmıştır. 2009 yılında ise ihracat 420,7 milyon ABD Dolarına gerilemiştir.
Takım tezgahları sektörü ihracatı içinde Metalleri Dövme, işleme, Kesme, şataflama Presleri ve Makineleri (8462) alt grubu en yüksek paya sahiptir. Bu grubun toplam ihracat içindeki payı %50’nin üzerindedir ve hızlı bir artış eğilimi göstermektedir.
Ağaç, Mantar, Kemik, Sert Kauçuk, Plastik vb. işleme makineleri (8465) grubu ise ihracat açısından ikinci sırada gelmektedir. Bu grubun 2003 yılında yaklaşık 17 milyon ABD Doları olan ihracatı, beş kat artarak 2008 yılında 84,4 milyon ABD Dolarına çıkmıştır. 2008 yılında en fazla ihracat Serbest Bölgelere yapılmıştır (%13). Almanya, Rusya Federasyonu, İran ve Brezilya en fazla ihracat yapılan ilk beş ülke arasında yer almaktadır. İlk beş ülke dışında kalan ülkelere yapılan ihracatın % 66 olması, ihracatın belirli ülkelere odaklanma yerine yaygın biçimde farklı ülkelere yapıldığını göstermektedir. Türkiye ihracatında ilk beşte yer alan ülkeler takım tezgahları grupları ve yıllar itibariyle aşağıda verilmiştir.
2003- 2008 yılları arasında en az üç kez ilk beşe giren ülkeler renkli olarak gösterilmiştir. Almanya ve Rusya Federasyonu grupların çoğunda önemli birer pazar olarak öne çıkmaktadır. Metalleri Talaş Kaldırarak işleyen Makineli Aletler-Tezgahlar (8459) grubunda son altı yıldır Almanya en fazla ihracat yapılan ülkedir. Ağaç, Mantar, Kemik, Sert Kauçuk, Plastik vb. işleme Makinelerinde (8465) ise Rusya Federasyonu son beş yıldır en fazla ihracat yapılan ülkedir.
Takım tezgahları sektörü açısından Rusya Federasyonu ve Almanya’nın son altı yılda önemli pazarlar konumuna geldiğini söylemek olasıdır. Rusya Federasyonu 13 alt sektör içinde dokuz alt sektörde son altı yılda en az üç kez en çok ihracat yapılan ilk beş ülke içinde yer alırken, Almanya da sekiz alt sektörde aynı koşulu karşılamıştır. Bu bulgu, Türk takım tezgahları sektörünün söz konusu iki ülkede önemli bir gelişme sağladığını ortaya koymaktadır.
Sektörde öncü ülkelerden birisi olan Almanya’da bu başarının yakalanması takım tezgahları sektörünün uluslararası pazarlarda tanınırlığını ve güvenilirliğini olumlu yönde etkileyecek niteliktedir. Almanya’nın ithalatının bir bölümü reexport amaçlı olsa dahi, bu başarı göz ardı edilmemelidir.
Tüm alt sektörler için hazırlanan 2003/2008 yılları arasında ihracatta ilk beş ülke tabloları, alt sektörlerin odaklandığı ve başarı kazandığı ülkeleri göstermesi açısından önemlidir. Sektörde yürütülecek hedef pazar, hedef ürün çalışmalarına göstergelerden birisi olarak katkı sağlayacaktır.
3.1.2.İthalat
2008 yılı ithalatı 1,64 milyar ABD Dolarıdır ve Makine İmalat Sanayi içinde en fazla ithalat yapılan ikinci gruptur. İthalat sürekli olarak artmaktadır. 2008 yılı ithalatı 2003 yılına göre 2,7 kat daha fazla gerçekleşmiştir. 2009 yılında krizle birlikte durma noktasına gelen yatırımlar nedeniyle ithalat yaklaşık %50 azalarak 831,2 milyon ABD Dolarına düşmüştür.
2008 yılında Metal işlemeye Mahsus işleme Merkezleri, istasyonlu Tezgahlar (8457), Metalleri Dövme, işleme, Kesme, şataflama Presleri, Makineleri (8462) ve El ile Kullanılan Pnömatik veya Motorlu Aletler (8467) toplam ithalatın % 43’ünü oluştururken, diğer on grup ithalatın %57’sini oluşturmaktadır.
2008 yılında en fazla ithalat Almanya’dan yapılmıştır (%29). Almanya’yı İtalya, Diğer Asya, Japonya ve Çin izlemektedir. En fazla ithalat yapılan ilk beş ülke dışında kalan ülkelerden yapılan ithalat % 26’dır.
3.1.3.İhracatın ithalatı Karşılama Oranı
Takım tezgahları toplamında ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2003 yılında %24’den 2008 yılında %43’e yükselmiştir. 2008 yılında, ihracatın ithalatı karşılama oranı, Metalleri Dövme, işleme, Kesme, Şataflama Presleri, Makinelerinde (8462) %137,8 Planya, Vargel, Yiv, Zıvana, Broş, Dişli Çark vb. Tezgahlarında (8461) %88, Lehim ve Kaynak Yapmaya Mahsus Makine ve Cihazlarda (8468) %54,5 olmuştur.Bu üç grup dışında kalan diğer on grubun toplamında ihracatın ithalatı karşılama oranı %21,3 dür. 2009 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranı %50,6 olarak gerçekleşmiştir.
4. SEKTÖRDE TEKNOLOJİ ve ARGE’DEKİ GELİŞMELER
Makine imalat Sanayi; makine, elektronik, yazılım ve servis sektörleriyle birlikte mal ve hizmet üretim sistemlerinin etkinliğini sağlayan bir sektördür. Sahip olduğu ve geliştirdiği teknolojiler ile girdi sağladığı tüm sektörlerin ürünlerinin fonksiyonlarını belirler ve imalatını sağlar. Bu nedenle sektörün kendi ve girdi sağladığı sektörlerin rekabet gücünü artırabilmesi için ARGE çabalarına odaklanması gereklidir.
Pazarın talep ettiği daha iyi fiyat ve kalitede herhangi bir ürünün üretilebilmesi, makine imalat sanayinin üretim teknolojilerinde yaratacağı değişime bağlıdır. Bir başka anlatımla, makine imalat sanayi sürekli yenilik aramak ve sunduğu ara ve yatırım mallarına ilişkin teknolojileri geliştirmek zorundadır. Makine imalat sanayi bu yapısıyla bir ölçüde tüm sektörlerdeki verimliliği de belirleyen bir özelliğe sahiptir. Bu açıdan ARGE çabalarının düzeyi sektörün genel durumunu ortaya koyan önemli göstergelerden birisidir.
Çalışmanın diğer bölümlerinde Makine imalat Sanayi kapsamı dışında bırakılan 296; Silah ve Mühimmat imalatı ve 297; Başka Yerde Sınıflandırılmamış Ev Aletleri imalatına ilişkin ARGE ve teknoloji verileri bu bölümde zorunlu olarak kapsam içine alınmıştır. İstatistiklerde alt sektörlere ilişkin veri bulunamamıştır.
Veriler Türk Makine imalat Sanayinde ARGE harcamalarının 2006 yılına göre 2007 yılında %27,6 artarak 204,2 milyon YTL düzeyine eriştiğini göstermektedir.
Bu harcamalar içinde makine teçhizat, sabit tesis ve personel harcamalarının payı önemli ölçüde artmıştır. Söz konusu bulgu sektörde ARGE harcamalarına verilen önemin arttığını göstermektedir. Ancak bu artışa karşın özellikle motorlu kara taşıtları imalatındaki ARGE harcamalarındaki yüksek artış nedeniyle sektörün imalat sanayi ARGE harcamaları içindeki payı ise gerilemiştir. İmalat sanayi toplam ARGE harcamaları içinde makine imalat sanayinin payı 2006 yılında %13,5 düzeyindedir. Sektör bu oranla imalat sanayi içinde 2006 yılında üçüncü sırada yer almıştır. 2007 yılında ise sektörün imalat sanayi toplam ARGE harcamaları içindeki payı %11,9 düzeyine gerilese de sıralamadaki yerini korumuştur.
Dikkat çeken bir nokta, sektörün toplam imalat sanayi ARGE harcamaları içindeki payının, üretimdeki ya da katma değerdeki payından çok daha yüksek oluşudur. Bu bulgu sektörün ARGE ağırlıklı bir yapıya sahip olduğunu ve bu açıdan koşulsuz desteklenmesi gereğini ortaya koymaktadır.
ARGE harcamalarının toplam imalat sanayi ARGE harcamalarına oranı açısından 2006 ve 2007 yıllarında ilk sırayı motorlu kara taşıtları, ikinci sırayı radyo, tv, haberleşme teçhizatı sektörü almıştır. Makine imalat sanayinin ARGE harcamaları açısından ileri teknoloji gerektiren bu sektörlerin ardından üçüncü sırada gelmesi, sektörün teknolojik gelişmeye bağımlılığını da ortaya koymaktadır.
Yeterli finans kaynağı sağlansa da ARGE ile atılım yapabilen sektörlerin nitelikli insan kaynağına gereksinimi bulunmaktadır. Makine imalat sanayi nitelikli insan kaynakları istihdamı açısından da ilk sıralarda yer almaktadır.
Makine imalat Sanayinde 2006 ile 2007 yılı arasında araştırmacı sayısı yaklaşık %30 artarak 1478 düzeyine erişirken, teknisyen ve eşdeğer meslek sahibi olanların sayısı da aynı oranda artışla 993 kişiye çıkmıştır.
Kısaca sektörde nitelikli personel sayısında önemli bir artış görülmüştür. Bu bulgular, sektörün bir yıl içinde yüksek oranda artan nitelikli personel ihtiyacını karşılayabildiğini göstermesi açısından da önemlidir. İmalat sanayi ARGE insan gücünün 2006 yılında tam zamanlı eşdeğer olarak sektörlere göre dağılımına bakıldığında makine imalat sanayi %20,73 ile ilk sırada yer almıştır.
Bu veri daha önce de vurgulandığı gibi makine imalat sanayinin ekonomide nitelikli iş gücü istihdamında önemli yere sahip olduğunu göstermektedir. 2006 yılında 2,270 kişi olan ARGE insan gücü sayısı artarak 2007 yılında 2,783 kişiye çıkmış olmasına karşın, imalat sanayi içinde sektörün söz konusu personel açısından payı %19,14’e gerilemiştir.
Türkiye’de ARGE harcamalarının makine imalat sanayi yanında tüm sektörlerde de desteklenmesi gereği ise, seçilmiş bazı ülkelerde bu harcamaların GSYİH’ya oranına bakıldığında açıkça görülmektedir. Türkiye’nin ARGE harcamalarının GSYİH’ya oranı AB ülkeleri, Japonya ve ABD gibi gelişmiş ülkelere göre çok düşük düzeylerde kalmaktadır.
Bu oran, Eurostat verilerin göre 2006 yılında %0,11 düzeyindedir ve tüm AB ülkelerinin gerisindedir. Oranın AB’ye yeni katılan tüm Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin de gerisinde olması oldukça düşündürücüdür. ARGE harcamalarının GSYİH’ya oranı, 2006 yılında AB (27) ortalaması %1,19 ve 2007 yılında ise %1,21 düzeyindedir. Söz konusu bulgular Türkiye’nin ARGE’ye çok daha fazla kaynak ayırması gereğini açıkça ortaya koymaktadır.
ARGE’ye ayrılacak kaynaklar makine imalat sanayinin gelişmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Toplam ARGE harcamalarında olduğu gibi, makine imalat sanayi ARGE harcamalarının GSYİH’ya oranı açısından da Türkiye oldukça geridedir. Makine imalat sanayi ARGE harcamalarının payı Türkiye için %0,02 olurken aynı oran 2006 yılı için Kore de %0,1 Japonya da %0,21 ve Almanya da %0,2 olmuştur. Makine imalat sanayi ARGE harcamalarının GSYİH’ya oranı açısından 2007 yılında Polonya ve Romanya Türkiye’nin gerisinde kalmıştır. Bu oran açısından sektör, Türkiye toplamına göre daha iyi konumdadır. Ancak harcamanın düzeyi çok yetersizdir. Uluslararası alanda yarışabilmek için Makine imalat sanayinin ARGE ye daha fazla kaynak ayırması ve ortak projelerle finans gücünü birleştirmesi gereklidir.
Kişi başı ARGE harcaması, ülkelerin ARGE’ye ayırdıkları kaynağın boyutunu gösteren önemli bir göstergedir. 2006 yılında Makine imalat sanayi kişi başı ARGE harcaması Japonya’da 61,4 Euro olurken, aynı değer Finlandiya için 54 Euro, Almanya için 50,1 Euro, Kore için 13,8 Euro, İtalya için 14,5 Euro ve Türkiye için 1,2 Euro olmuştur. Türkiye 2006 yılında Polonya, Slovakya ve Romanya gibi yeni Avrupa Birliği ülkelerinden daha iyi konumdadır.
Ancak harcama düzeyi çok düşüktür. 2007 yılında makine imalat sanayi kişi başı ARGE harcaması Türkiye de 1,6 Euro’ya yükselmiştir. 2007 yılında kişi başı değerler düşük olsa da AB’ye yeni katılan Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin makine imalat sanayi ARGE harcamalarında önemli artışlar dikkat çekmektedir. Türk makine imalat sanayinin orta ve ileri teknoloji pazarından pay alabilmesi için ARGE çabalarına ağırlık vermesi gereklidir. Mevcut harcama düzeyinin yetersiz olduğu açıktır. Türkiye’de sanayide son yıllarda sağlanan en önemli gelişmelerden birisi ARGE personeli sayısındaki gelişmedir. Ancak sektörde önemli yeri olan ülkelerle karşılaştırıldığında sayısal olarak erişilen noktanın çok yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
2003 yılında toplam iş gücü içinde ARGE personelinin payı Türkiye’de sadece %0,05 düzeyindedir. Bu oran aynı yılda AB (15) için %0,6 ve AB (27) için %0,55 düzeyindedir. Karşılaştırılan ülkeler arasında 2003 yılında ARGE personelinin iş gücü içindeki payı açısından en yüksek oran, %1,64 ile Finlandiya’ya aittir. Japonya, Fransa, Almanya ve Norveç oranın yüksek olduğu diğer ülkelerdir.
Türkiye karşılaştırılan ülkeler arasında son sırada yer almaktadır. 2006 yılında Türkiye’nin sanayide çalışan ARGE personelinin toplam iş gücü içindeki payı %0,1 düzeyine erişmesine karşın bu oran açısından yine son sıradan kurtulamamıştır. Romanya hariç tüm ülkelerde ARGE personelinin toplam iş gücüne oranı 2006 yılında 2003 yılına göre artmıştır.
Türkiye’nin ve Makine imalat Sanayinin inovasyon konusunda atılım yapma gereği bulunmaktadır. Sürekli ve hızlı biçimde yenilik yapan işletmeler pazarda rekabet güçlerini artırmaktadır. Kısaca inovasyon rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerden birisi konumuna gelmiştir.
İnovasyondan satış gelirlerinin toplam satış gelirleri içindeki payı giderek yükselmektedir. Bu eğilim de işletmelerin ayakta kalabilmeleri için yenilik yapma gereğini ortaya koymaktadır. Seçilmiş bazı ülkelerde inovasyondan satış gelirlerine bakıldığında gelişmenin boyutu açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu oran açısından Almanya %32,30 ile 2004 yılında ilk sırayı almıştır.
Almanya’yı %22,2 ile Slovakya ve %20,30 ile Finlandiya izlemiştir. Aynı yıl Türkiye’nin verisi elde edilememiştir. 2006 yılında karşılaştırma yapılan ülkelerin büyük çoğunluğunda inovasyondan satış gelirlerinin toplam satış gelirleri içindeki payı yükselmiştir. Türkiye için bu oran 2006 yılında %7,8 olmuştur. Norveç dışında tüm ülkelerden daha düşük bir orandır. Aynı yıl bu oran, Almanya’da %27,1 Slovakya’da %22,2 ve Romanya’da %21,9 olmuştur. AB (27) ortalaması ise %18,8’dir. Bu gösterge Türkiye’nin bu alanda çok daha fazla çaba göstermesini ve adım atması gereğini ortaya koymaktadır. Tüm diğer sektörler yanında özellikle makine imalat sanayi için inovasyon vazgeçilmez öneme sahiptir.
5. DÜNYA MAKİNE İMALAT SANAYİNDE GELİŞMELER
Makine imalat sanayi son yıllarda birçok sektörde olduğu gibi bir göç hareketi yaşamaktadır. Uzak Doğu ülkeleri, Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin sektördeki atılımı AB, ABD gibi gelişmiş ülkelerde artan iş gücü maliyeti ve çevre faktörü, sektörün üretim merkezlerinin yer değiştirmesine neden olmaktadır.
Gelişmiş ülkeler düşük, orta teknoloji alanında giderek rekabet güçlerini kaybetmekte ve ileri teknolojilere odaklanmaktadır. Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi Çin, yığın üretime uygun ürünlerde pazardan önemli bir paylar almaktadır. Birçok ülke gelişmiş ülkelerin kaybettiği düşük, orta teknoloji alanında pazardan pay kapmaya çalışmaktadır. Bu ülkeler arasına Türkiye’de katılmıştır.
İhracat ve ithalat verilerinden yararlanılarak hesaplanan RCA (görünen karşılaştırmalı üstünlük), CEP (karşılaştırmalı ihracat performansı) ve ihracat uzmanlaşma endeksi gibi göstergeler dünya pazarlarındaki gelişmeleri açıklamada önemli rol oynamaktadır. Bu göstergelerden birisi olan ihracat uzmanlaşma endeksi konusunda, makine imalat sanayinde önemli yeri olan 43 ülkenin verilerinden yararlanılarak AB de yapılan çalışmanın sonuçları söz konusu gelişmeleri ortaya koymaktadır.
Türkiye makine imalat sanayinde rakipleri konumunda olan ya da olabilecek ülkelere göre ihracat uzmanlaşma endeksi açısından oldukça zayıf durumundadır. Ancak konumunu 2001 yılından 2006 yılına kadar önemli ölçüde değiştirmiş ve ihracat uzmanlaşma endeksinde yüksek bir artış sağlamıştır.
Örneğin 2001 yılında Türkiye’nin endeks değeri Taiwan’dan önemli ölçüde düşükken 2006 yılında 0,73 endeks değeri ile Taiwan’ı geçmiştir. Bu dönemde ihracat uzmanlaşma endeks değerini en hızlı artıran ülkelerin başında Hindistan gelmektedir. 2006 yılında Hindistan Çin’i endeks değeri açısından geçerek 1,23 ile çalışmamızda karşılaştırma için seçilen ülkeler arasında İtalya’dan sonra ikinci sıraya yerleşmiştir. Dikkat çeken bir bulgu son yıllarda BRIC olarak adlandırılan ve öne çıkan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in makine imalat sanayi ihracat uzmanlaşma endeksinin yüksek olmasıdır.
İhracat uzmanlaşama endeksi en yüksek ülke 2006 yılında İtalya’dır. İtalya’yı 1,23 ile Hindistan, 1,21 ile Çin, 1,20 ile Japonya, 1,17 ile Brezilya 1,16 ile Almanya ve İngiltere izlemektedir. Bulgular Türkiye’nin hızla rakipleri ile arasındaki farkı kapattığını göstermektedir. Bu olumlu gelişmenin sürdürülmesi durumunda, Türk makine imalat sanayi uluslararası alanda önemli oyunculardan birisi olacaktır. Türkiye’nin 2001 ile 2006 yılları arasında istikrarlı bir biçimde endeks değerini artırması diğer olumlu gelişmelerden birisidir. Bu dönemde, 2004 yılında Brezilya, Türkiye ve Hindistan hariç tüm ülkelerin ihracat uzmanlaşma endeksi gerilemiştir.
AB’ye yeni üye 12 ülkenin ortalama ihracat uzmanlaşma endeks değeri de artış eğilimi göstermektedir. Endeks değeri açısından Türkiye bu ülkelerle ve İspanya ile arasındaki farkı giderek kapatmaktadır. Bu gelişme uluslararası pazarlarda Türkiye’nin makine imalat sanayide önemli rakiplerinden bazılarına karşı rekabet gücünü artırdığını ortaya koymaktadır.
İhracat uzmanlaşma endeksi alt sektörlere göre incelendiğinde Türkiye’nin birçok alt sektörde genele göre daha iyi konumda olduğu ortaya çıkmaktadır. 2006 ihracat uzmanlaşma endeksi değerleri açısından tarımsal traktörler 2,72 endeks değeri ile alt sektörler arasında ilk sırada yer almaktadır.
Bu alt sektörün endeks değeri İngiltere ve Finlandiya hariç İtalya, Almanya, İspanya, Fransa, Çin, Japonya ve ABD’nin aynı sektörleri için hesaplanan endeks değerinden daha yüksektir. Türkiye makine imalat sanayi endeks değeri açısından ikinci sırada gelen alt sektör 2,31 ile Gıda, içecek ve tütün işleme makine sanayidir. Bu sektör endeks değeri açısından Türkiye karşılaştırılan ülkeler arasında Hollanda’dan sonra ikinci sıradadır.
Alt sektörlerden Deri, Tekstil ve Giyim sanayi makineleri endeks değeri açısından üçüncü, metalürji makineleri ise dördüncü sırada yer almaktadır. Endeks değeri en düşük bir başka deyişle uluslararası pazarlarda en çok zorlanan sektörün ise kağıt ve baskı sanayi makineleri sektörü olduğu görülmektedir.
Türk makine imalat sanayinin uluslararası pazarlardan gün geçtikçe istikrarlı bir biçimde pay alması önemli bir gelişmedir. Ancak sektörün dünya pazarlarından aldığı payların çok düşük olduğu da göz ardı edilmemelidir.
6. MAKİNE İMALAT SANAYİ REKABET GÜCÜ
Türk Makine imalat Sanayi, imalat sanayi içinde vazgeçilmez sektörlerden birisidir. Yarattığı katma değer ile ekonomik büyümeye önemli katkıda bulunan sektörün rekabet gücünün artması, ekonomik kalkınmada öncü rol oynamasını sağlayacaktır. Sektörün rekabet gücünün arttırılabilmesi için rakip ülkelere göre sektörün zayıf yönlerinin geliştirilmesi gereği açıktır.
Sektörün rakip ülkelere göre temel girdilerde önemli eksiklikleri bulunmaktadır. Enerji, ham madde ve yarı mamul gibi temel girdi maliyetleri rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir.
Rakiplerin destek ve korumacı politikaları bu olumsuzluğun temel nedenleri arasında yer almaktadır. Girdilerde yerli mamul kalitesi, tedarikçi sayısı ve niteliği, dışa bağımlılık gibi faktörler de sektörün uluslararası pazarlardaki rekabetini güçleştirmektedir.
Başta AB olmak üzere gelişmiş ülkelere göre iş gücü maliyeti açısından daha avantajlı konumda olmasına karşın, aynı ürün gruplarında Çin ve benzeri ülkelere göre bu üstünlükten söz etmek olası değildir. Nitelikli iş gücü bulunabilirliği ve iş gücünün niteliği ise, Türk Makine imalat Sanayinin rekabet gücünü artıran diğer bir faktördür. Ülkenin demografik yapısı göz önüne alındığında, eğitimin sektördeki iş gücü ihtiyaçlarına uygun biçimde iyileştirilmesi sonucunda özellikle AB ve diğer gelişmiş ülkelere karşı bu faktörlerin sektör için rekabet gücünü artırmada ayırıcı üstünlük yaratması olasıdır.
İş birliği yapma kabiliyeti, sektörde deneyim ve bilgi birikimiyle yeni teknolojileri kavrama ve uygulama gücü rekabet gücünü artıran faktörler olarak görülmektedir. Ancak çalışma ve iş kültürünün geliştirilmesi, verimlilik ve kurumsallaşma konularında eksikliklerin giderilmesi gereği bulunmaktadır. Sermaye yetersizliği ve ölçek ekonomisinden uzak işletme büyüklükleri rekabet gücünü azaltan faktörler arasında yer almaktadır.
Girişimcilerin birlikte iş yapma ve ortaklık kurma konularındaki eksikliklerinin giderilmesi ve kurumsallaşma çabalarına ağırlık verilmesi sektörün rekabet gücünü önemli ölçüde artırabilecektir. Bu gelişme sermaye verimliliğini ve sermaye darboğazını da bir ölçüde çözümlemede yardımcı olacaktır.
İşletme sayısı ve kurulu kapasite sektörün güçlü yönlerinden birisidir. Son yıllarda atılım yapan lojistik hizmetleri ise, ülkenin coğrafi konumu nedeniyle alternatif taşıma, depolama ve elleçleme vb. olanakları sektörün rekabet gücünü olumlu yönde etkileyen altyapısal diğer faktörlerdir. Ancak enerji altyapısı ve kalitesi ile sanayi altyapısındaki yetersizlikler ve uluslararası kurallara, düzenlemelere geç uyum (ya da uyumsuzluk) sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Türk Makine imalat Sanayinin bireyselleştirilmiş üretim kabiliyeti ve mevcut üretim çeşidi için sahip olduğu teknolojik yapısı sektörün başta Çin olmak üzere rakip ülkelere göre gücünü artıran faktörlerdir. Ancak sermaye yetersizliği nedeniyle yeni teknolojilere erişim, teknoloji yatırımı, ARGE yatırımı, yeni teknoloji üretim kabiliyeti gibi faktörlerde önemli eksikler bulunmaktadır.
Gelecekte uluslararası düzeyde rekabet gücü yüksek bir makine imalat sanayi için bu faktörlerde gelişme sağlanması gereği bulunmaktadır. Teknolojik altyapıda rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyen diğer faktörleri üniversite sanayi iş birliğinin yetersizliği, sektöre özel ARGE merkezinin bulunmaması ve patent sayısının yetersiz olması biçiminde sıralamak olasıdır.
Sektörün rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyen ana faktörler arasında ilk sıralarda yasal altyapı ve düzenleyici mekanizmalardaki eksiklikler önemli rol oynamaktadır. Kayıt dışı ekonominin yaratmış olduğu haksız rekabet, istihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvence payları, mesleki standartlardaki eksiklikler, ara malı ithalatındaki vergi, resim ve harçlar, fikri mülkiyet haklarında uygulama eksiklikleri, bürokrasi ve girişimci ortamının yetersizliği bu faktörlerden bazılarıdır.
Sektörün pazarlama alanında da rekabet gücünü artırması kaçınılmazdır. Sektör ihracat konusunda yetkinliğe sahip olmasına karşın, rakiplerine göre dış pazar tanıtım, e-ticaret, markalaşma, servis, dağıtım ağı ve ülke imajı açısından daha zayıf konumdadır. Finansman, sektörün rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyen en önemli ana faktörlerden bir diğeridir.Finans kaynaklarına erişim, orta ve uzun vadeli ihracat kredileri (satıcı kredisi) eksikliği, işletmelerin sermaye yetersizliği ve son yıllarda düşüş eğilimine girse de kredi maliyetlerinin yüksekliği sektörün atılımını olumsuz yönde etkilemektedir.
Sektör; üretimin çeşitliliği, termine uyum, satış sonrası servis ve destek hizmetleri ve uluslararası standartlara uyum açısından ürün ve hizmet standartlarında önemli üstünlüklere sahiptir. Buna karşın sektörün güvenirlilik ve belgelendirme konusunda yol alması gerekmektedir.
ARGE ve ÜRGE teşviklerinin iyileştirilmesi, kamu ihalelerinde ülke içinde üretilen ürünün kullanımının özendirilmesi ve savunma sanayi ile iş birliğinin özendirilmesi konularına yönelik teşviklerdeki eksikliklerin ve iyileştirmelerin yapılması sektörün rekabet gücünü arttıracak araçlardan bazılarıdır.
İç pazar potansiyeli ve Türkiye’nin coğrafi konumu makine imalat sanayine rekabet gücü açısından rakiplerine karşı ayırıcı üstünlük yaratmaktadır. Sektörün bu faktörlerden en iyi biçimde yararlanması gerekmektedir.
Son yıllarda ekonomik istikrarda önemli adımlar atılmış olmasına karşın, döviz kuru politikaları uluslararası alanda rekabette sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer sektörlerle iş birliğindeki yetersizlikler, serbest ticaret anlaşmalarında sektöre yönelik önceliklerdeki eksiklikler ise, geliştirilmesi gereken zayıf yönler olarak ortaya çıkmaktadır.
Sektörün zayıf yönlerinin geliştirilmesi ve güçlü yönlerinin daha da iyileştirilmesi durumunda atılım yapması olasıdır. Uluslararası alandaki gelişmeler sektör için önemli fırsatlar sunmaktadır. Avrupa Birliği’nin gerek çevre gerekse iş gücü maliyetlerinin giderek yükselmesi nedeniyle başta düşük, orta ve orta yüksek teknoloji ürün imalatından uzaklaşma eğilimi, Türk makine imalat sanayi için yeni fırsatlar yaratmaktadır. AB ülke imalatçılarının çekildiği pazarlar sektörde Türk ürünlerine ve AB ülke imalatçılarının rekabet güçlerini kaybetmesi ise, ortaklık arayışındaki işletmeler için yeni fırsatlar yaratmaktadır.
Türkiye’nin otomotiv sanayinde uluslararası oyuncu olma eğilimi sektörün gelişmesine önemli katkılar sağlayacak niteliktedir. Yakın pazarlardaki artan yatırım eğilimi ise sektör için önemli fırsatlar yaratmaktadır.
Çin ve Hindistan gibi ülkelerde korumacılık ve desteklerin gelecekte azalması olasılığının yaratacağı yeni fırsatlar yanında Türkiye’nin bölgesinde ve üyesi olduğu ticari bloklarda güç kazanma eğilimi sektörün başarısını olumlu yönde etkileyebilecek gelişmelerdir.
Tüm bu olumlu eğilimler yanında özellikle ölçek ekonomisi nedeniyle sektördeki işletmelerin giderek kaybolması ya da rekabet güçlerini kaybetmeleri nedeniyle yok olmaları önemli bir tehdit olarak ortaya çıkmaktadır. İkinci el makine ithalatının kolaylaşması ve AB ile çıkar çatışması nedeniyle sektörün sorunlarla karşılaşması olasıdır.
Ön plana çıkan ve sektörün gelişmesi önündeki tehditlerden birisi ise, siyasal gelişmeler sonucu blokların oluşması ve tüketimde giderek yaygınlaşan milliyetçi eğilimlerdir.