Connect with us

Sektör Haberleri

Schaeffler, federal olarak desteklenen AgiloDrive2 Projesi’ni başlattı

Published

on

Konsorsiyum lideri olan Schaeffler, endüstri ve araştırma alanlarında faaliyet gösteren 17 tanınmış ortakla iş birliği yapıyor.  Federal olarak finanse edilen AgiloDrive2 ile elektrik motorları için esnek ve dijitalleştirilmiş üretimi teşvik eden Schaeffler, 3 yıllık projenin startını verdi. AgiloDrive2, toplam 33

buy cheap kamagra online

,7 milyon euroluk bir finansman paketiyle başlatıldı.

17 ortaklı konsorsiyum lideri olarak otomotiv ve endüstriyel tedarikçisi Schaeffler, Alman Federal Ekonomik İşler ve Enerji Bakanlığı (BMWi) tarafından finanse edilen AgiloDrive2 araştırma projesini başlattı. 3 yıllık projenin amacı, yenilikçi elektrik motorları için modüler ürün konseptiyle tamamlanmış, çevik ve dijitalleştirilmiş bir üretim sistemi geliştirmek. AgiloDrive2 Projesi aynı zamanda veri tabanlı üretim teknolojileri, çevik süreç zincirleri ve akıllı kontrol mimarileri temelinde elektrik motoru üretimini daha esnek, sürdürülebilir ve finansal açıdan iyi hale getirmenin yollarına da odaklanacak. Projeyle ilgili konuşan Schaeffler AG E-Mobilite Bölüm Başkanı Dr. Jochen Schröder, “Schaeffler, e-mobilite alanında bir teknoloji lideridir ve yüksek düzeyde üretim deneyimi ile karakterizedir. Konsorsiyum lideri olarak, e-mobilitede öncü olarak uzun yıllara dayanan uzmanlığımızı masaya getiriyoruz ve güçlü ortaklarla projeyi kararlı bir şekilde ileriye taşıyoruz. Dijitalleşme ve otomasyon, geleceğin sürdürülebilir fabrikasının anahtarıdır ve tüm değer zinciri boyunca biz ve müşterilerimiz için fırsatlar yaratır” diyor.

Projenin tamamlanmasının ardından amaç, AgiloDrive2’den elde edilen bulguların Bühl lokasyonunda bulunan otomotiv teknolojileri bölümünün genel merkezini; son teknoloji, dünya lideri bir makinenin bulunduğu elektrik motoru üretimine sorunsuz ve hızlı bir şekilde gelmesidir. Elektrik motoru üretimi için birincil tesis ise şu anda yapım aşamasında. Proje öncesinde, Baden-Württemberg Ekonomi, Çalışma ve Turizm Bakanlığı tarafından finanse edilen Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü (KIT) ile 18 aylık bir iş birliği yapıldı.

Schaeffler elektrik motorları için çevik üretim

Schaeffler, hibrit modüller, hibrit şanzımanlar ve tamamen elektrikli aks tahrikleri için 20’den 300 kW’a kadar uzanan geniş bir çıkış aralığına sahip tüm elektrifikasyon derecelerinde elektrik motorları sunuyor. Teknik özellikler açısından ve kullanılan elektrikli güç aktarma organının tipine bağlı olarak, elektrik motorları topolojilerinde; sarım tipi, kurulum alanı, tork, sürekli çıkış ve çalışma davranışı açısından önemli ölçüde değişebiliyor. 

Schaeffler E-Motorlar İş Birimi Başkanı Thomas Pfund, “AgiloDrive2 Projesi’nde karşılıklı olarak geliştirmeyi ve doğrulamayı amaçladığımız çevik bir üretim yöntemiyle versiyon çeşitliliğine ve miktar tutarsızlığına yanıt veriyoruz. Böylece amaç çok yönlü bir üretim sistemi geliştirmektir. Ürün/üretim ortak tasarım ilkesini izleyen ve ürün sistemi ile üretim sistemi geliştirme arasında yakın bir iş birliğini teşvik edecek. Katı üretim hatları yerine, kolayca ölçeklenebilen, esnek konfigürasyonlara ve ara bağlantılara izin veren ve yazılım bazında kurulabilen son derece esnek, dijitalleştirilmiş ve verimli teknoloji modülleri arayacağız” diyor.

Standartlaştırılmış makine bağlantıları, donanım ve yazılım arayüzleri ve üreticiler arası iletişim standartları, artan karmaşıklığa uyum sağlamaya yardımcı olmalı ve “tak ve üret” yaklaşımına uygun olarak sistemlerin hızlı entegrasyonuna izin vermelidir. Modüler bir makine yapısı, üretim ekipmanının verimli ve sürdürülebilir bir şekilde yeniden kullanılmasına izin verir. Dijital ikizler, verimli üretim planlamasına ve hızlandırılmış devreye almaya izin verecek.

AgiloDrive2’de endüstri ve araştırmadan güçlü ortaklar

Üç yıl süreli ve toplam finansman paketi 33,7 milyon euro olan AgiloDrive2 Projesi, Alman Federal Ekonomik İşler ve Enerji Bakanlığı (BMWi) tarafından “Araç üreticilerinin dijitalleştirilmesi ve yan sanayi” proje sponsoru VDI Technologiezentrum GmbH tarafından destekleniyor. Araştırma faaliyetlerinde genel sorumluluğa sahip Schaeffler, konsorsiyum lideri olarak projeye rehberlik ediyor. Schaeffler’in yanı sıra endüstri ve araştırma alanında faaliyet gösteren diğer 17 ortağı: 4D GmbH, Braun Sondermaschinen GmbH, Carl Zeiss Industrielle Messtechnik GmbH, e-mobil BW GmbH, FormiKa GmbH, Gehring Technologies GmbH + Co. KG, Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü (KIT), Koob Testsystems GmbH, KUKA AG, LTB Bachofer GmbH, Magnet-Physik Dr. Steingroever GmbH oluşturuyor.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Sektör Haberleri

Global redüktör pazarının 2023 yılında 30 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor

Published

on

By

Araştırma şirketi Research and Markets, endüstriyel redüktör pazarını derinlemesine bir şekilde incelediği pazar araştırma raporunu yayınladı. Bugüne kadar 800’den fazla sektör üzerinde 900 binden fazla pazar araştırma raporu yayınlayan Research and Markets, 2023’te %4,9’luk büyüme öngördüğü global endüstriyel redüktör pazarının 2023 yılında 30 milyar dolara yükseldiğini açıkladı.

İmalat, inşaat, otomotiv ve daha birçok sektörde katalizör rolü oynadığı için ekonomik büyüme ve kalkınmayı teşvik etmede çok önemli bir rol oynayan endüstriyel redüktör sektörü, araştırma şirketi Research and Markets’in yayınladığı Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023’te detaylı bir şekilde ele alınıyor. Endüstriyel otomasyon alanındaki stratejiler ve gelecek trendler hakkında güncel bilgiler sunan rapor, pazar tahminleri ve büyüklüğünün yanı sıra ürün inovasyonu ile stratejik satın almaların bu pazarda nasıl rekabet avantajı yarattığını gözler önüne seriyor.

Temel pazar segmentleri, bölgesel dağılımları ve pazar katılımcılarının ayrıntılı profillerini bu önemli araştırma ile sunan Research and Markets, 2022’de 28,59 milyar dolar olan küresel endüstriyel redüktör pazarının 2023’te %4,9’luk Yıllık Bileşik Büyüme Oranı ile (CAGR) 30 milyar dolara yükseldiğini açıklıyor.

2027 yılında 36,43 milyar dolar

Rusya-Ukrayna savaşının Kovid-19 salgınından sonra küresel ekonomik toparlanma şansını sekteye uğrattığına vurgu yapılan Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023’te, bu iki ülke arasındaki savaşın birden fazla ülkeye ekonomik yaptırım uygulanmasına, emtia fiyatlarında artışa ve tedarik zincirinde aksamalara yol açarak mal ve hizmetler genelinde enflasyona neden olduğu ve dünya genelinde birçok pazarı etkilediği belirtiliyor. Küresel ölçekte 2022 yılını 28,59 milyar dolarla kapatan Endüstriyel redüktör pazarının, 2023’te 30 milyar dolara yükseldiğini öngören Research and Markets, sektörün 2027 yılında %5,0’lık bir yıllık bileşik büyüme oranıyla 36,43 milyar dolara ulaşmasını bekliyor.

Asya-Pasifik’in en hızlı büyüyen bölge olması bekleniyor

Endüstriyel redüktör pazarının; eşmerkezli, şaft montajlı ve dik açılı, tahrik mili, debriyaj mili, ana mil, ara mil, karşı mil, vites değiştirme çatalının satışlarından oluştuğu bilgisinin yer aldığı raporda, Asya-Pasifik’in 2022 yılında pazardaki en büyük bölge olduğu ve tahmin döneminde en hızlı büyüyen bölge olması beklendiği paylaşılıyor. Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023; Asya-Pasifik, Batı Avrupa, Doğu Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika bölgelerini kapsıyor.

Endüstriyel otomasyonun itici faktör etkisi

Tekrarlayan faaliyetleri veya görevleri gerçekleştirmek için bir süreci, makineyi veya cihazı düzenleyen ve izleyen bilgisayarlı sistemler olan endüstriyel otomasyon sistemlerinin, işletmedeki insan emeğini azaltmak ve iyileştirmek için kendi başlarına çalışacak şekilde tasarlandıklarına değinilen raporda, endüstriyel otomasyonun giderek daha fazla benimsenmesinin endüstriyel redüktör pazarı için önemli bir itici faktör oluşturduğuna vurgu yapılıyor.

Araştırmada verilen örneğe göre, konuyla ilgili düzenlenen bir ankette 2021 yılında robotların, katılımcıların montaj ve üretim tesislerinin %44,9’unun ayrılmaz bir parçası olarak kullanılıyor. Daha spesifik olarak, robotlara sahip olan işletmelerin %34,9’u işbirlikçi robotları (cobot) kullanırken, diğer %65,1’i yalnızca endüstriyel robotlar kullanıyor. Dolayısıyla, endüstriyel otomasyonun giderek daha fazla benimsenmesi, endüstriyel redüktör pazarı için önemli bir itici faktör görevi üstleniyor.

İnovasyon popülerlik kazanıyor

Ürün inovasyonunun endüstriyel redüktör pazarında popülerlik kazanan önemli bir eğilim olduğuna dikkat çekilen Research and Markets raporunda, konuyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor: “Endüstriyel redüktör pazarında faaliyet gösteren birçok şirket, pazardaki konumlarını güçlendirmek için yenilikçi ürünler geliştiriyor. Örneğin, 2020 yılının Ekim ayında ABD merkezli bir dişli motor, endüstriyel redüktör ve hız düşürücü üreticisi olan Sumitomo Drive Technologies, yeni Hansen M5CT endüstriyel redüktörünü piyasaya sürdü. Hansen M5CT, mevcut üç ürün serisinin deneyimine dayanan geleceğe yönelik bir geliştirmedir. 2022’nin Mart ayında ise ABD merkezli bir teknoloji şirketi olan RNWBL, LLC, açıklanmayan bir miktar karşılığında yeniden üretilmiş dişli kutuları, ana miller, parçalar ve diğer hizmetleri sağlayan ABD merkezli bir dişli kutusu üreticisi Gearbox Express’i satın aldı. Bu satın alma sayesinde RNWBL; rüzgar, güneş ve daha geniş yenilenebilir enerji sektörüne saha hizmetleri ve teknoloji sağlamaya odaklandı.”

Rapor detayları

  • Tahmin dönemi: 2023 – 2027
  • 2023’te öngörülen pazar değeri: 30 milyar dolar
  • 2027 itibarıyla tahmin edilen pazar değeri: 36,43 milyar dolar
  • Yıllık bileşik büyüme oranı: %5,0
  • Kapsanan bölgeler: Küresel

Kaynak: https://www.researchandmarkets.com/reports/5751575/industrial-gearbox-global-market-report

Continue Reading

Genel

Madencilik ve metal sektörü, karbonsuzlaşma planlarını büyüme için bir fırsat olarak görüyor

Published

on

By

KPMG’nin karbonsuzlaşma konusunda üst düzey yöneticilerin görüşlerini aldığı “2023 Küresel Madencilik ve Metal Sektörü Genel Görünümü” raporuna göre küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal sektörü, bu dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceğinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Paris Anlaşması’nın hedeflediği iki santigrat derecenin altında bir sıcaklık artışı hedefine 2040 yılından önce ulaşılabilmesi için temiz enerji teknolojileri için gerekli olan maden talebi bugünkünün dört katına ulaşacak. Küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal şirketlerinin, net-sıfır bir dünyaya geçişi desteklemek için rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve elektrikli araçlar için gerekli olan ve sürekli talebi artan mineralleri karşılayıp karşılayamayacakları akıllardaki önemli sorulardan biri.

KPMG, bu sorunun cevabını bulmak için çelikten kömüre ve lityuma kadar geniş bir yelpazede madencilik ve metal faaliyetlerini temsil eden 400’ün üzerinde üst düzey yönetici ile bir anket çalışması gerçekleştirdi. Ankete göre madencilik ve metal sektörü, dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceklerinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine çok güvenen ve güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor. KPMG, yöneticilerin genel olarak neden iyimser olduğunu ve bu hedefleri nasıl başarmayı planladıklarını anlamak için ise anket verilerini ayrıntılı olarak analiz etti. Ayrıca kritik madenleri üreten şirketlerin CEO’ları ile görüşmeler yapıldı ve sektörde geniş deneyime sahip uzmanların öngörüleri de dikkate alındı.

Karbonsuzlaşma planları bir maliyet değil büyüme için fırsat

Anket sonuçlarına göre yöneticilerin önemli bir çoğunluğu, şirketlerinin ve sektörün genel olarak büyüme potansiyeline güveniyor. Metal ve madencilik sektörü yöneticilerinin gelecek konusunda güvenli olmalarının bir nedeni, karbonsuzlaşma planlarını bir maliyet değil büyüme için bir fırsat olarak görmeleri. “Karbon ayak izini teknoloji yatırımları aracılığıyla dönüştürmek” yüzde 43 ile önümüzdeki beş yıl içindeki en önemli fırsat olarak değerlendiriliyor. Operasyonların maliyet verimliliğini teknoloji yatırımlarıyla iyileştirmek az farkla (yüzde 41) ikinci sırada yer alıyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası (yüzde 36) ise faaliyetlerini satın alma ve varlık satışları yoluyla dönüştürmeyi planlıyor.

Madencilik şirketlerinin karbon emisyonunu azaltmak için şimdiden gösterdiği hızlı ilerleme, karbonsuzlaşma çabalarına daha fazla yatırım yapmaları için onları cesaretlendiriyor. Anket, madencilik ve metal işleme sektörünün çevresel etkileriyle başa çıkmak için en yüksek önceliğin enerji tüketim verimliliğini arttırmak olduğunu gösteriyor (yüzde 41). Bu, su (yüzde 16) ve atık (yüzde 21) yönetimini geliştirmekten neredeyse iki kat önemli olarak değerlendiriliyor.

ESG hedeflerinde sosyal etki daha fazla önem kazanıyor

Madencilik ve metal şirketleri karbon ayak izlerini azaltmaya ciddi yatırım yaparken aynı zamanda ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) hedeflerine de odaklanıyorlar. Aynı zamanda, sektör ESG’deki “S” (sosyal) harfine de büyük dikkat gösteriyor. ESG hedefleri daha temelde insan odaklı bir gündem haline geliyor ve esas odak çalışanlar ve yerel topluluklar gibi paydaşlar oluyor. Anketteki yöneticiler, madencilik ve metal üretim faaliyetlerinin sosyal etkisi ile mücadele etmede en yüksek önceliğin, çalışanlara sağlık hizmetleri, ücretli izin ve emeklilik hakları sunmak olduğunu düşünüyorlar (yüzde 44). Bunu yüzde 33 ile işçi güvenliğini geliştirmek ve yüzde 32 ile geçimi sağlayacak maaş ödemek yanıtları takip ediyor. Ankete katılan yöneticilerin bazıları, metal ve madencilik şirketlerinin sadece yerel topluluklara değil genel halka da dikkat etmeleri gerektiğine de inanıyor.

Yetenekli liderliği de ESG içindeki insan unsurunun başka bir yönü olarak öne çıkıyor. Ankete katılanlar, şirketin net-sıfır hedefi ve bu yoldaki ilerlemesi hakkında paydaşlarla açık ve tam iletişimin sağlanmasını (yüzde 46) şirketlerin ESG hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak en etkili yöntemin olarak gösteriyor. Bunu yüzde 45 ile “CEO ve yönetim kurulunun net-sıfır hedeflerine kendilerini adamaları” yanıtı takip ediyor. Üçüncü sırada ise “net-sıfır hedefimize ulaşma konusundaki ilerlemeyi ölçmek için doğru ölçüm metriklerine sahip olduğumuzdan emin olmak” yanıtı yer alıyor.

Teknoloji yeni dönemi şekillendiren ana itici güç

Yeni teknolojiler ve inovasyonların ortaya çıkması ise metal ve madencilik sektörünün bu yeni dönemini şekillendiren değişimlerin ana itici güçlerinden biri olarak gösteriliyor. Teknolojik gelişmeler yöneticilerin beş yıllık talep tahminlerini etkileyen en önemli etken olarak görülüyor. “Şirketinizin önümüzdeki beş yıl için talep tahminlerini etkileyen en önemli etkenler nelerdir?” sorusu yöneltildiğinde ilk sırada teknolojik değişimler (yüzde 54) yanıtı yer alıyor. Önümüzdeki beş yılda maden üretimini artırmaya en çok etkisi olacak iki teknoloji hangileridir?” sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekilde sıralanıyor: 5G Ağları (yüzde 26), nesnelerin interneti (yüzde 24), arama teknik ve teknolojilerindeki gelişmeler (yüzde 24), yeni çıkarma teknolojileri (yüzde 24) ve yapay zekâ (yüzde 23).

“Madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor”

Rapor sonuçlarını değerlendiren KPMG Türkiye Metal & Maden Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Burak Yıldırım, “Eğer iklim değişikliğini yavaşlatma ve sonunda tersine çevirme şansını yakalamak istiyorsak dünya ekonomisini karbonsuz hale getirmeliyiz. Küresel işletmelerin karbon nötr bir geleceğe geçiş için ihtiyaç duydukları malzemeleri tedarik etmek adına madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor. Bununla birlikte, bu artışı çevreye zarar vermeden gerçekleştirmeli ve faaliyetlerini daha az karbon salınımı sağlayacak şekilde yeniden yapılandırmalıdırlar. Bu dönüşüm ise raporumuzu hazırlamak için görüşlerine başvurduğumuz yöneticilere ve sektör oyuncularına bağlı olacaktır. Şirket yöneticilerinin sorumlulukları, öncelikle sektörü daha sürdürülebilir bir yola yönlendirmek ve tüm paydaşları sürdürülebilirlik konusunda ikna edebilmektir. Ankete katılan bir sektör yöneticisinin belirttiği gibi, metal ve minerallere olan ihtiyaç hiç bu kadar yüksek olmamıştı, ancak yeni madenler açmak da hiç bu kadar zor olmamıştı. Aynı zorluk, karbon emisyonunu azaltacak yeni süreçlere hızla yatırım yapmak zorunda olan çelik ve diğer metal üreticileri için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Raporumuzda, bu zorluklar ve ortaya çıkan fırsatlar hakkında öngörüler sunmayı amaçladık.” dedi.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Continue Reading

Trendler

Güç Aktarım Sistemleri - Redüktörler, Rulmanlar, Motorlar, Sürücüler sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et