AEM Elektrik Motorları Genel Müdürü Sami Akdoğan’la bir röportaj gerçekleştirdik. Firmaları ve ürün grupları hakkında ayrıntılı bilgiler veren Sami Bey, Türk sanayisiyle ilgili de önemli tespitlerde bulundu.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Kısaca kendimi tanıtacak olursam, AEM Elektrik Motorları genel müdürlüğü görevini 2015 Mayıs ayından beri sürdürmekteyim. Makine mühendisiyim.
Okurlarımız için kısaca AEM Elektrik Motorları’dan bahseder misiniz?
AEM Elektrik Motorları, 2015 yılında, dünyaca ünlü çelik silo üreticisi Altuntaş Group tarafından Aksaray ilinde 30.000 metrekare kapalı, 1.500.000 metrekare açık alanda kuruldu. Aslında firmanın geçmişi Siemens’e dayanıyor. Abana markası altında 1983 yılında Siemens tarafından Kastamonu bölgesinde kuruluyor. 10 sene boyunca Siemens-Abana motor olarak faaliyet gösteriyor. 2015 yılında Altuntaş Group’un bünyesine katılmasıyla marka AEM Elektirik Motors olarak yeni kimliği, yeni dizaynı ve yeni ekibiyle şu an dördüncü yılına girmiş bulunmakta. O zaman sektöre baktığımızda yüksek güçlü motorlar ve enerji verimli motorlar pazarda yetersizdi. Bu yüzden ithal motorlar bu iki unsurda pazar payına sahipti. AEM Motor’un kuruluş vizyonunda da yüksek güçte ve yüksek enerji verimliliğinde motor üretmek vardır.
Ürün gruplarınız hakkında bilgi verir misiniz?
AEM Elektrik Motorları olarak 0,12 kw’dan 450 kw’a kadar 2-4-6-8 kutup trifaze elektrik motorlarını IE2-IE3-IE4 verimlilikte üretiyoruz.
Ağırlıklı olarak hangi sektörlere çözüm üretiyorsunuz?
Elektrik motoru hemen hemen her sektörde kullanılıyor. Ağırlıklı olarak elektrik enerjisini fazla tüketen uygulamalarda ön plana çıkıyor motorlarımız. Çok ciddi oranlarda tasarruf elde ettirebiliyoruz. Başlıca sektörler pompa, kompresör, değirmen makinaları, redüktörler, ağır şart uygulamaları, kırma eleme tesisleri ve benzeridir.
Sektörün ve firmanızın Endüstri 4.0 kapsamındaki gelişimini değerlendirir misiniz?
Her gün hepimizin duyduğu Endüstri 4.0 kavramı AEM Motor’un da gündeminde. Biz ilk olarak fabrikayı kurduğumuz 2015 yılından başlayarak Endüstri 4.0 uygulamalarını araştırmaya başladık. Birçok bencmark’lar yaparak motor endüstrisi için gerekli ihtiyacı masaya koyduk. Şu an AEM Smart Motor Kit adında bir ürünümüz var. Dünyada makinaların zamansız durmasından kaynaklanan milyarlarca dolar zarar var. Asıl enerji verimliliği de burada yatıyor. Smart Motor Kit olarak iki ürünümüz var. AEM Pro 3200 cihazı taşınabilir bir cihazdır. Makine hakkında operasyonel verilerin toplanmasına yardımcı olur. Bu da gelecekte yapılacak bakım referansları ve veri analizleri için avantaj sağlar. Çok basit bir kurulumu vardır. Fabrikadaki herhangi bir çalışanın rahatça kullanması için tasarlanmıştır. En önemli özelliği ise gerçek zamanlı veri akışı sağlamasıdır.
İkinci ürünümüz ise AEM MMK 2000 uzun süre izleme yapmanızı sağlayan motor bakım kitidir. Motorunuzun 7/24 çalışma performansını saniye saniye izlemenizi sağlar. IIoT teknolojisi sayesinde motor ile olan mesafenizden bağımsız olarak cep telefonu ve internet üzerinden motorunuzun çalışma sırasında çektiği gücü, akımı, cos φ, sıcaklık, titreşim ve voltaj değerlerini görebilirsiniz. Değerlerde ani bir artış yaşandığında cep telefonunuza alarm gelerek size uyarıda bulunan bir cihazdır. En güzel özelliği anlık olarak takip edebilmenizdir.
Verimlilik tüm dünyada önemi daha da fark edilen bir kavram halini aldı. Yüksek verimli motor üretiminizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Dünyadaki elektrik enerjisinin %28’i alçak gerilim motorları tarafından tüketilmekte. Çok ciddi bir oran. Bu oran Türkiye’de %36 civarında. Bildiğiniz gibi yenilenebilir enerji uygulamaları, rüzgâr türbini, solar enerji gibi gün geçtikçe artış göstermekte. Ama alçak gerilim motorlarının enerji verimli motorlarla değiştirilmesi aynı oranda artış göstermedi. Bunu iki nedene bağlıyorum.
Birincisi alçak gerilimde enerji verimli motor bilincinin tam oturmaması. İkincisi ise üretici firmaların bu konuda attığı adımlardır. Yüksek enerji verimli motorları yatırım yapmadan üretmeniz çok zor.
Türkiye olarak 2012 yılında IE2 motor kullanma zorunluluğu, 2015 yılında 7.5 kw ve üzeri, 2017 yılında da 0.75 kw ve üzeri motorlarda IE3 zorunluluğu geldi. Amerika’da IE3 zorunluluğu 2011’de geldi. Ama günümüze baktığımızda hâlâ IE2 motorların oranı çok yüksek. Burada mevzuattaki açıklık da etkili diyebilirim. Eğer motorunuzu sürücü ile tahrik edeceksiniz IE2 kullanabilirsiniz deniliyor. Bu da başka durumların ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Halbuki gerçekten IE2 motor yerine IE3 verimlilikte motor kullanılsa ciddi oranlarda tasarruf elde edileceğini bilmek gerekir. Zorunlu olsun olmasın, bu şart. EMOSAD adında yerli üreticilerle kurduğumuz bir derneğimiz var.
Tek gündem maddemiz verimsiz motorların enerji verimli motorlarla değiştirilmesi. Sanayi Bakanlığı, bu konuda piyasada denetimler yapıyor ve verimsiz motorları tespit ediyor. Hatta bazı yaptırımları var. Biz AEM olarak yüksek verimli motorlar üretmek için büyük bir yatırım yaptık. 2 buçuk yılda 157 kalıbımızı değiştirdik. IE4’ü baz alarak kalıpların dizaynını gerçekleştirdik. Yaptığımızı da test etmek için Avrupa’nın en teknolojik test laboratuvarını kurduk. Şu an 0,12 kw’dan 450 kw’a kadar motorları test edebiliyoruz. Sadece motorları değil inverter verimini ve sistem verimini de ölçebiliyoruz. Müşterilerimizin ilk önce mevcut enerji tüketimlerini ölçüyoruz ve onlara en optimum çözümü sunuyoruz. Ülkemizde çoğu sanayici motor gücünü seçerken hep bir üst gücü baz alır garanti olsun diye. Aslında bu da bir enerji kaybıdır. Biz sahada yaptığımız ölçümlerle bu motorları tespit ederek servis faktörü yüksek motorları da müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz.
Türk piyasasındaki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hep söylediğim bir şey var: Yerli üreticiler olarak yaptığımız yatırımlar, çoğu ülkede yok. Bu yüzden Türkiye’nin, Avrupa’nın motor üretim merkezi haline gelmesi gerekir. Türkiye’de tek kelime ile arz fazlası var. Yerli üreticilerin üretim kapasitesi şu an Türkiye’nin ihtiyacından çok fazla. Bu yüzden yurt içinde çok ciddi bir rekabet söz konusu. AEM olarak kurulduğumuzdan bu yana stratejimiz, yurt içinin yanında yurt dışı pazarından da hak ettiğimiz ölçüde pay almak. Kurulduğumuzdan beri yaptığımız çalışmalar meyvesini verdi. Şu an iki büyük global motor firmasına motor üretiyoruz. Bunun altını çizmek isterim. Motor üreticisine motor üretmek sanılanın aksine çok zor. Çünkü üretici firma birçok kimsenin dikkat etmediği konulara değiniyor. Sizi mükemmelliğe zorluyor. Biz de bunu yapıyoruz. Stratejimizde yurt içi ve yurt dışının %50-%50 olması yer alıyor. Dünya ile iletişimde olduğumuz için farklı teknolojileri Türkiye’de de sunma imkânı buluyoruz. Bu da bu rekabet ortamında AEM Motor’u bir üst kategoriye çıkarıyor.
Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?
Ülkemiz ve bizim için çok önemli olan bir yatırım yapıyoruz: Orta gerilim motorları. Ülkemizde her yıl yaklaşık 70 milyon dolar tutarında orta gerilim motor ithalatı var. 1 buçuk yıldır Amerika, Avrupa, Tayvan ve Çin’de birçok orta gerilim üreticisi ile görüştük, toplantılar yaptık ve teknolojilerini inceledik. Nelerde iyiler nelerde eksikleri var, hepsini değerlendirerek, son teknolojide bir fabrika kuruyoruz. A’dan Z’ye her şeyi ülkemizde üreteceğimiz bir yapı. Tabii bu yatırımı sadece ülkemizdeki pazar için değil başta Avrupa ve komşu ülkelerdeki pazarlardan pay almak için yapıyoruz. Aynı zamanda Avrupa’da bile olmayan 5 MW gücünde bir orta gerilim test laboratuvarını hayata geçireceğiz. Ülkemiz için ayrı bir öneme sahip olacak olan bu laboratuvar birçok yatırımcıyı da Türkiye’ye çekecek. AEM Motor’u ileride alçak gerilim ile orta ve yüksek gerilimi aynı çatı altında üreten entegre bir tesis olarak görebileceksiniz.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Bizler sanayici firmalar olarak başta ülkemiz ve paydaşlarımız için devamlı üretmeliyiz. Fabrikaların 24 saat çalışması gerekiyor. Üretim olmadan bir ülkenin refah seviyesi yükselemez. Ama yaptığımız ürünlerin de katma değerli üretim olması gerekiyor. Bunun için dünya ile entegre olmanın yanı sıra gelecek neslin kendini çok iyi geliştirmesi gerekiyor. Farklı ürünleri ortaya koymamız her şeyden önce çok önemli. Bizler AEM olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getiriyoruz fakat bunun meyvesini almak için teknolojiye yatırımın, insana yatırımın devam etmesi şart. Çin, 1970’lerde yaptığı sanayi atılımları ile her geçen gün büyümektedir. Bizler de bu adımları atmalıyız; ama gerçekten katma değerli ürünlerle. Türkiye’nin petrolü ve doğalgazı yok ama girişimcileri var. Ben inanıyorum ki gelecek yıllarda özellikle motor konusunda bir üs olacağız.