Uzun yıllar öncesine de dayanan teknolojideki tüm gelişmeler, akademik araştırmalar ile meydana gelmiştir. Günümüzdeki otonom sürüş, uzay teknolojileri ve akıllı sistemler gibi gelişmiş teknolojiler için de bu hâlâ geçerlidir.
Tüm bu gelişmiş teknolojiler ve altbileşenlerin çıkış noktası akademik araştırmalardır. Gelişmiş teknoloji üreten büyük şirketlerin araştırma-geliştirme departmanlarındaki mühendislerin ve yöneticilerin birçoğunun akademik tecrübesi mutlaka vardır. Bu akademik tecrübe kimi zaman yüksek lisans veya doktora eğitimine devam ederken yapılan akademik çalışmalar, kimi zaman da sektörde çalışırken, aynı zamanda üniversite bünyesinde çalışmaktır. Hatta son yıllarda yüksek teknoloji geliştiren şirketler, işe alım yaparken, doktora mezunu ve doktora konusunun geliştirdikleri teknoloji veya bu teknolojiye yakın olmasını istiyorlar. Kendilerinin doktora araştırmalarında geliştirdikleri teknolojileri veya patentleri, kendi bünyelerinde kullanabiliyorlar. Aynı zamanda gelecekte yapacakları akademik araştırmalarında, şirket çalışanları ile temasta olabiliyor, birlikte çalışmalar yapabiliyor. Açıkça anlayacağımız gibi, aslında sektörel tüm teknolojik gelişmeler, akademi ile paralel olarak ilerliyor.
Türkiye’de son yıllarda yüksek lisans mezunu mühendis sayısı gittikçe artıyor. Yüksek lisans kadar olmasa da doktora mezunu mühendislerinin de sayısında artış mevcut. Bu artışın birçok nedeni mevcut fakat doğurduğu sonuç beklenilen gibi olmuyor. Lisansüstü eğitim mezunlarının çalışmalarının birçoğunun birbirinin tekrarı olduğu ve bilime yeni bir katkı sağlamadığı apaçık. Fakat bilinçli yapılan yüksek lisans ve doktora araştırmaları, hem ülkemize hem de bilime katkı sağlayacak noktaya kadar gelebiliyor. Teknoloji şirketlerin kurmuş olduğu ve devletin de maddi ve manevi anlamda desteklediği araştırma geliştirme (Ar-Ge) merkezleri, bu bilincin var olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde, bu Ar-Ge merkezlerinde çalışanların yüksek lisans/doktora yapması ve akademik makale yayınlaması için verilen destekler de cabası. Bu destekleri verimli bir şekilde kullanan şirketler ve araştırmacılar, ülkemize ve teknolojiye çok büyük katkı sağlayacak bilimsel araştırma bulgularına ve teknoloji gelişimine sahip olabilirler.
Bu bahsedilen akademik araştırmanın önemini, henüz lisans öğrenimini gören geleceğin mühendislerine anlatmamız gerekiyor. 2016 yılında kurulan Mekatronik Mühendisleri Derneği, 114 gönüllü çalışanı ve 584 ulusal faaliyet ile alanında en faal sivil toplum kuruluşudur. Dernek olarak, akademik araştırmanın öneminin farkında olunduğundan ötürü, dernek ve derneğin akademik kurulu ile mekatronik alanında çalışma yapan veya çalışma yapmak isteyen lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini uluslararası bir platfomrda toplamak, karşılıklı bilgi paylaşımı gerçekleştirmek ve araştırmalarını yayınlamak amacıyla Uluslararası Katılımlı Mekatronik Öğrenci Konferansı’nı organize ediyoruz. Pandemi dolayısıyla online olarak gerçekleşecek olan bu konferansa bildiri göndermek veya dinleyici olarak katılım ücretsizdir. Ayrıca, bilim kurulunun seçmiş olduğu bildiriler, 6 sayfalık dergi formatına getirilerek “Uygulamalı Mekatronik Mühendisliği ve Akıllı Sistemler Dergisi”nde yayınlanacaktır. Detaylı bilgiye, https://mekon.mekatronik.org.tr/ adresinden ulaşılabilir.
(Hakan Başargan, Research Center for Autonomous Road Vehicles, Budapest University of Technology and Economics)