Connect with us

Genel

Bosch inovasyonlarını IAA 2017’de sergiliyor

Published

on

Geleceğin mobilitesini kazasız, stressiz ve emisyonsuz kılacak çözümler

Bosch, mobilitede kazasız, stressiz ve emisyonsuz bir trafik için yenilikçi teknolojik çözümler sunuyor.

Bosch standında göze çarpanlar

Otonom vale park hizmeti: Sürücüsüz park etme hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de stresi azaltıyor. Stuttgart’taki Mercedes-Benz Müzesi otoparkında Bosch, otonom vale park hizmetini gerçeğe dönüştürmek üzere Daimler ile güçlerini birleştirdi. Sürücüler, bir akıllı telefon işlevini kullanarak artık otomobillerini manevraları takip etme zorunluluğu bulunmadan belirlenen noktalara otonom olarak park edebiliyor. Sürücüsüz park etme, Bosch tarafından sağlanan araç içi teknoloji ve akıllı otopark altyapısı arasındaki karşılıklı etkileşimle mümkün kılınıyor. Otonom vale park hizmeti, otonom sürüşe geçişte önemli bir dönüm noktası.

Kablosuz yazılım güncellemeleri: Akıllı telefon kullanıcıları, yazılımları ve uygulamaları rahatlıkla çevrimiçi olarak günceller. Artık Bosch, kablosuz güncellemelerle aynısını otomobiller için de yapabiliyor. Araç yazılımları güncel tutulabiliyor ve yeni özellikler otomobile bir gece içerisinde eklenebiliyor ve izinsiz erişime karşı korunabiliyor. Bu özellik, sürücülerin otonom vale park hizmeti, topluluk tabanlı park etme ve şeritte kalma desteği gibi özellikleri denemesini ve ardından etkinleştirmesini sağlıyor.

Elektrikli aks (e-aks): E-aks, elektrikli ve hibrit araçlardaki elektrikli güç aktarma sistemlerine yönelik kompakt, ekonomik bir çözümdür. Bu inovasyonda elektrikli motor, güç elektronikleri ve şanzıman, aracın aksını yöneten tek bir kutu içerisinde entegre ediliyor. Bu, elektrikli güç aktarım mekanizmasının karmaşıklığını azaltıyor ve Bosch tarafından tasarlanmış olan sistem sayesinde elektrikli araçların geliştirilmesi için gerekli olan süreyi kısaltıyor. Çeşitli e-aks konfigürasyonları da mevcuttur. Güç çıkışı 50 ila 300 kilovat arasında ölçeklenebiliyor, yani e-aks küçük otomobillere, SUV’lara ve hatta hafif ticari araçlara bile yerleştirilebiliyor. Yüksek verimlilik seviyesi iki faktöre dayanıyor. Bunlardan birincisi elektrikli motorun ve güç elektroniklerinin sürekli olarak iyileştirilmesi ve ikincisi ise yüksek gerilim kabloları, bujiler ve soğutma birimleri gibi arayüzlerin ve bileşenlerin sayısındaki azalmadır. Kısacası Bosch e-aks, aynı batarya kapasitesi ile daha fazla mesafe anlamına geliyor. Bosch, dünya genelinde uygulanabilecek ve bu nedenle her yerde güvenli bir ürün sağlayacak esnek bir e-aks üretim yaklaşımı geliştirmiştir.

Bosch standında diğer göze çarpanlar

Kazasız sürüş için sistem ve bileşen uzmanlığı

Otonom sürüş: Otonom sürüş, yolları daha emniyetli hale getiriyor. Otonomun arttırılması, sadece Almanya’da üçte bir oranında olmak üzere kaza oranlarının daha da azaltılmasına yardımcı olabilir. Otonom sürüşün hayata geçirilmesi, tüm araç sistemlerinin detaylı bir şekilde anlaşılmasını gerekli kılıyor. Bosch bu uzmanlığa sahip ve radar sensörleri, görüntü sensörleri ve ultrasonik sensörler, fren kontrol sistemleri, elektrikli direksiyon birimleri, görüntüleme cihazları ve aracın içerisinde ve dışarısında bağlanabilirlik çözümleri dâhil olmak üzere önemli bileşenlerin büyük bir kısmını kendisi üretiyor. 2020 yılının başından itibaren, Bosch teknolojisini kullanan otomobiller için otobanlarda yüksek seviyede otonom sürüşe (SAE seviye 3) izin verilmesi olasılığı bulunuyor. Buna ek olarak Bosch, şehir içinde tam otonom sürüşü (SAE seviye 4) ve sürücüsüz mobiliteyi (SAE seviye 5) mümkün kılmak üzere Daimler ile çalışmalar yürütüyor. Bu iki şirketin hedefleri arasında robocabler (robot taksiler) için otonom sürüş sistemlerinin geliştirilmesi ve üretiminin başlaması bulunuyor.

Fren sistemi: Bosch, vakumsuz, elektromekanik fren takviyesinin ikinci neslini geliştirdi. İlk nesil birimde olduğu gibi iBooster2 de son teknoloji fren sisteminin tüm gereksinimlerini karşılıyor. Bu ikinci nesil fren takviyesi çok daha küçük olacak şekilde tasarlandı ve aynı zamanda fren basıncını çok daha hızlı oluşturuyor. iBooster, özellikle hibrit ve elektrikli araçlarda olmak üzere tüm güç aktarım mekanizmalarına uygundur. Elektromekanik fren takviyesi, ESP elektronik denge kontrol sistemi ile birlikte otonom sürüş için ihtiyaç duyulan yedek fren sistemi ihtiyacını sağlıyor. İki bileşenden bir tanesinin arıza yapması durumunda diğer bileşen, sürücünün müdahalesine gerek olmadan kendi kendini süren otomobili emniyetli bir şekilde yavaşlatıyor ve durduruyor.

Elektrikli direksiyon: Otonom sürüşün en önemli teknolojilerinden bir tanesi de arıza durumunda güvenli bir çalışma sağlayan elektrikli direksiyondur. Nadiren görülen arıza durumunda Bosch sistemi, konvansiyonel ve otonom araçlarda elektrikli direksiyon işlevinin yüzde 50’sini koruyabiliyor. Bu teknoloji sayesinde otomobil üreticileri arıza durumunda güvenli çalışma sağlama gereksinimlerini karşılayabiliyor. Bu gereksinimlerden bazıları Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) ve ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından Federal Otonom Araç Politikası aracılığıyla ABD’de şart koşulmaktadır.

Sürtünme katsayısı haritası: Yol kavrama veya sürtünme katsayısı, yol yüzeyinin kuru, ıslak veya buzlu olup olmadığına dayanır. Sürücülerin, kritik durumlardan kaçınmak için sürüş tarzlarını değiştirmesi gerekir. Bosch, kendi kendisini süren araçların yolculukları sırasında yol yüzeyinin nasıl olacağını belirlemesini sağlayan bulut tabanlı bir sürtünme katsayısı haritası geliştiriyor. Sürtünme katsayısı haritası, yol yüzeyi özellikleri hakkında bilgi toplamak için ESP elektronik denge kontrol sistemi sensörlerini kullanıyor. Meteoroloji istasyonlarından ve altyapıdaki yol sensörlerinden alınan verileri kullanan harita, güncel sürtünme katsayılarını hesaplıyor ve devamındaki katsayıları tahmin ediyor. Bu Bosch servisi, ağa bağlı araçlara gerçek zamanlı olarak bulut aracılığıyla sürtünme katsayısı haritaları sağlıyor ve böylece otonom sürüş işlevlerinin emniyetini ve sağlamlığını arttırıyor.

Bağlanabilirlik sayesinde daha akıllı ve otonom park etme

Park yeri bulma: Bosch topluluk tabanlı park etme, uygun alanların araştırılmasını kolaylaştırıyor. Park yardımı sistemlerinde yer alan ultrasonik sensörleri kullanarak otomobiller, yanlarından geçerken park etmiş olan otomobillerin arasındaki boşlukları tespit ediyor ve ölçüyor. Bu bilgiler, gerçek zamanlı olarak dijital park yeri haritasına aktarılıyor ve sürücüler tarafından en yakındaki boş park yerlerini bulmak üzere kullanılabiliyor. Bosch, Mercedes-Benz ve diğer otomobil üreticileriyle iş birliği içerisinde bu servisi, Almanya’da ve Avrupa’nın diğer noktalarında test ediyor. Bosch, topluluk tabanlı park etme servisine park ücretlerinin dijital olarak ödenmesini sağlayacak bir işlev eklemeyi de planlıyor.

Oyun uygulaması: Parkineers uygulaması, boş bir park yeri bulmayı kolaylaştırmak üzere tasarlandı. Bu oyun uygulamasının kullanıcıları, sadece bina sakinlerinin kullanabildiği park yerleri veya park etmeyle ilgili geçici yasaklar gibi park etme kısıtlamalarına ilişkin bilgileri kolaylıkla paylaşabiliyor. Uygulama kullanıcıları bir topluluğun üyeleri haline geliyor. Avatarlarını herkes tarafından görülebilir yapabiliyorlar, hangi bölgelerde boş park yerleri bulunduğunu bildirebiliyorlar ve bölgelerindeki park yeri durumunu dijitalleştirebiliyorlar. Parkineers, şu anda Almanya’da iOS ve Android kullanıcıları tarafından kullanılabiliyor.

 

Home Zone park pilotu: İster özel bir garajda ister yeraltındaki bir otoparkta stressiz park etme imkanı: Home Zone park pilotu, park yerine yaklaşmak (100 metreye kadar) başta olmak üzere bu tekrar edici manevrayı üstleniyor. Tüm sürücülerin tek yapması gereken, bir deneme işleminde manevrayı araca öğretmek ve ardından bunu kaydetmek. Bunun ardından otomobil, sürücülerin manevrayı takip etmesine gerek olmadan daha önceden belirlenen park yerine kendi kendisini bağımsız bir şekilde park ediyor. Oryantasyon için Home Zone park pilotu, alıştırma çalışması sırasında tespit edilen nesneleri tanıyan ve otomobili güvenli bir şekilde park yerine yönlendiren on iki adet ultrasonik sensör ve bir adet stereo video kamera kullanıyor.

 

Otomobil içerisindeki yolcular ve motosikletçiler için daha fazla koruma

Yolcu koruma: Araç emniyeti ve yolcuların korunması, pasif emniyet sistemlerine sahip çevre ve temas sensörlerinin akıllı bir şekilde bağlanmasıyla ve ayrıca fren ve direksiyon birimleriyle daha fazla arttırılabilir. Çevre sensörlerinin olası bir çarpışmayı algılaması halinde, pasif emniyet sistemleri (hava yastıkları ve emniyet kemeri gerdiricisi gibi) daha hızlı bir şekilde kullanıma sokulabilir. Buna ek olarak, bu sistemlerin sınırlayıcı etkisi de spesifik senaryolara tam olarak uygun hale getirilebilir. Bu, bir kaza durumunda olumsuz sonuçların azaltılmasına yardımcı olur.

 

Motosikletçi koruma: Motosikletçiler ve yayalar en korunmasız yol kullanıcılarıdır. Motosikletçileri içeren kazaların sayısının azaltılması adına, Bosch’un yeni otomatik acil frenleme sistemi içerisinde yer alan radar veya video sensör, bir anda otomobilin önüne çıksalar bile motosikletçileri tanıyabilir. Sistem, çarpışmanın yakın olduğunu algıladığında otomatik frenlemeyi tetikler. İdeal olarak bu işlem, bir kazanın sonuçlarını azaltır veya kazayı tamamen önler. 2018 yılından başlayarak, tüketici koruma örgütü Euro NCAP’nin derecelendirme kriterleri içerisinde motosikletçileri algılayan otomatik acil frenleme sistemi yer alacak.

 

Elektrikli bisikletler için kilitlenmeyi önleyen fren sistemi: Bosch, eBike’lar için ilk üretimi hazır olan kilitlenmeyi önleyen fren sisteminin lansmanını yapıyor ve böylece bisikletleri otomotiv teknolojisiyle donatıyor.  eBike ABS’si, ön tekerleklerin kilitlenmesini önlüyor. Bu işlev tüm yüzeylerde çalışıyor, yani eBike sürücüsü durmak için hızını azaltırken kontrolünü sağlayıp eBile yönlendirmeye devam edebiliyor. Bir başka özellik ise sürücünün iyi yol tutuşuna sahip bir yüzeyde çok sert bir fren yapması halinde arka tekerleğin havaya kalkmasını önlüyor.

 

 

Stressiz ve rahat yolculuklar için yeni mobilite servisleri

Ağa bağlı mobilite servislerine yönelik gösteri otomobili: Bosch’un gösteri otomobili, kısa bir süre içerisinde sürüşü daha az stresli ve daha rahat hale getirecek olan topluluk tabanlı park etme, önleyici araç durum teşhisi ve Perfectly Keyless gibi akıllı mobilite servislerini barındırıyor. Otomobilin merkezinde yer alan teknoloji tamamen Bosch Automotive Cloud Suite’den oluşuyor. Bulutta tüm mobilite servislerinin sorunsuz bir şekilde birlikte çalışmasını koordine ediyor.

 

Perfectly Keyless: Bosch’un Perfectly Keyless sistemi, akıllı telefonları otomobil anahtarına dönüştürüyor Bu yeni araç erişimi sistemi ile sürücüler, anahtarları arama zahmetine katlanmadan araçlarını açabiliyor, çalıştırabiliyor ve kilitleyebiliyor. Perfectly Keyless sistemi, kullanıcının akıllı telefonundaki benzersiz dijital güvenlik anahtarını otomatik olarak tespit ediyor. Kullanıcının iki metreden daha az bir uzaklıkta olduğunu algıladığında ise kapının kilidini açıyor. Ayrıca araç, erişim sistemi akıllı telefonu araç içerisinde algılayana kadar çalışmıyor. Otomobil sahipleri, diğer uygulama kullanıcılarının araca erişimi için uygulamayı kullanabiliyor.

 

Kestirimci araç durum teşhisi: Bir seyahat sırasında otomobilin bozulması kadar sinir bozucu bir durum yoktur. Normal sürüş sırasında kestirimci teşhis, ana bileşenlerin durumunu analiz etmek üzere buluttaki verileri ve bilgileri kullanıyor. Bileşenlerin aşınmış olduğuna dair veriler bulunması halinde sürücü, bir arızadan önce bilgilendiriliyor ve bir sonraki tamirhane ziyaretiyle ilgili bir tavsiye alıyor. Kestirimci teşhis, otomobilin beklenmedik bir şekilde bozulduğu durumları önlüyor.

 

mySPIN akıllı telefon entegrasyonu: Bir otomobil sürerken veya bir motosiklet kullanırken akıllı telefonunuzun navigasyonunu, yayın servislerini veya takvimini kullanıyor musunuz? Bosch’un akıllı telefonlara yönelik entegrasyon çözümü mySPIN, tüm bunları eller serbest bir şekilde mümkün kılıyor. Akıllı telefonu ve uygulamayı aracın bilgi-eğlence sistemine entegre ediyor. Kısa bir süre içerisinde gerçek zamanlı olarak buluttan verileri entegre etmek ve görüntülemek mümkün hale gelecek. Bu veriler, ani trafik sıkışıklığı gibi durumlar konusunda sürücüleri uyarabilir.

 

Sürüş uygulaması: Yeni Bosch akıllı telefon sürüş uygulaması, aracında sofistike bilgi-eğlence sistemi bulunmayan sürücüler için daha fazla rahatlık ve eğlence sunuyor. Uygulama, telefon çağrıları, metin mesajları, navigasyon ve diğer yardım inovasyonları dahil olmak üzere bir bilgi-eğlence sisteminin tüm özelliklerini bir araya getiriyor. Entegre ses kontrolü sayesinde sürücüler, uygulamayı emniyetli ve rahat bir şekilde kullanabiliyor.

 

Retrofit eCall: 2018’den itibaren eCall otomatik acil durum arama sistemi tüm motorlu araçlarda zorunlu hale gelecek. Bosch, standart bir özellik olarak eCall’a sahip olmayan araçlar için retrofit eCall çözümünü geliştirdi. Aracın çakmağından enerji sağlayan bu sensörlü cihaz, bir aracın bir kazaya karışıp karışmadığını tespit etmek için hızlanma sensörlerini ve akıllı algoritmaları kullanıyor. Acil bir durumda, özel bir akıllı telefon uygulaması verileri bir servis merkezine iletiyor. Bu, acil durum servislerinin çok daha hızlı bir şekilde yanıt vermesini sağlıyor ve böylece yaşamları kurtarma şansını arttırıyor. Çin, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan bu dijital koruyucu melek, kendilerini tehlikeli durumlarda bulan birçok sürücüye ve yolcuya yardımcı oldu.

 

Yeni ekranlar ve görüntüleme sistemleri sayesinde önemli bilgiler her an gözünüzün önünde

Ağa bağlı gösteri otomobili: Bosch, yeni kullanıcı arayüzlerinin sürüş sırasında nasıl daha fazla güvenlik, daha az stres ve daha az dikkat dağıtıcı şey sağladığını göstermek üzere gösteri otomobilini kullanıyor. İnsanlar ve araçlar arasındaki bu arayüz, sürücülere ihtiyaç duydukları anda önemli bilgiler sağlıyor ve her durumda bir uyarı arkadaşı oluyor. Buna ek olarak gösteri otomobili her zaman online ve çevresiyle ve otomobil sahibinin akıllı eviyle bağlı. Bu bağlanabilirlik, sadece ekrana basarak veya kaydırarak sürücülerin en yakındaki e-bisikleti rezerve etmesini veya yağmur başladığında evinin pencerelerini kapatmasını sağlıyor.
Yansıma önleyici gösterge paneli: Bosch, full-HD çözünürlüğe sahip dünyanın ilk optik koruyuculu gösterge panelini sunuyor. Ekran, doğrudan güneş ışığında ve karanlıkta bile her açıdan daha iyi çözünürlük sağlayarak ışığı dört kat daha az yansıtıyor. Bunun sırrı, ekrana camı yapıştırmak için ince bir sıvı katmanı kullanan yeni üretim süreçleridir. Yüksek kontrastlı ekran sayesinde tüm bilgiler son derece net bir şekilde görüntülenmektedir. Bu gösterge paneli, sağlamlığı ve toza ve kire karşı arttırılmış dayanıklılığı sayesinde motosikletçiler arasında popülerdir.

 

Yeni teknolojilere sahip ana üniteler: Sürücüler, araç içerisindeki tüm bilgileri ve eğlenceyi yönetmek için bir ana ünite kullanabilir. Bosch, IAA 2017’de yeni işlemcileri sayesinde beş kat daha güçlü olan ve yedi kat daha iyi grafik performansı gösteren ana üniteleri sergiliyor.

 

Kokpitte verimlilik: Bugünün araçlarının kokpitleri çeşitli ekranlar, göstergeler, anahtarlar ve butonlardan oluşuyor. Her bir ekran tipik olarak kendi kontrol birimiyle kullanılıyor. Küçük bir araçta alan önemli olduğunda veya yeni araç ve işletim konseptleri tüm bilgilerin tek bir büyük, merkezi ekranda görüntülenmesini gerektirdiğinde, maksimum işlevselliğe ve mümkün olan en az sayıda bileşene sahip olmak önemlidir. Bu nedenle Bosch, perde arkasındaki tüm bilgileri kontrol eden sadece bir aritmetik mantık birimi (ALU) ile bir gösterge panelinin işlevlerini bir bilgi-eğlence sisteminin işlevleriyle birleştirdi. Farklı görüntüleme sistemlerinin bu yakınsaması ile küçücük alanlarda bile daha fazla işlev sağlamak daha kolay bir hale geldi. Karmaşıklık azaldı ve kokpitteki farklı ekranlarda bilgileri görüntüleme konusunda daha fazla özgürlük sağlandı.

 

Daha iyi hava kalitesi için elektromobilite ve içten yanmalı motorlar

Hafif elektrikli araçlara yönelik 48 voltluk tahrik sistemi: Bosch, özellikle kentsel mobilite için motor, kontrol birimi, akü, şarj cihazı, ekran ve uygulama içeren entegre 48 voltluk bir sistem geliştirdi. Bosch böylece kentsel mobiliteyi verimli bir hale getirdi. Buna ek olarak, duran aracın çabuk bir şekilde hızlanması etkileyici bir özellik olarak göze çarpıyor. İster iki, ister üç, ister dört tekerlekli olsun, bu sistem tüm hafif elektrik araç sınıflarında kullanılabiliyor. Kullanılmaya hazır otomotiv parçalarından oluştuğundan üreticiler, üretim testinden geçen parçalar ve minimal geliştirme masrafından fayda sağlıyor. Bu, hem köklü OEM’ler hem de pazardaki yeni oyunculara araçları 12 ila 18 ay içerisinde pazara sunma imkanı tanıyor.

 

48 volt batarya: Bir hız geri kazanma makinesi ve bir DC-DC dönüştürücü ile birlikte 48 volt batarya, 48 voltluk sistemin ana bileşenini oluşturuyor. Bu batarya geri kazanılan fren enerjisini depoluyor ve ardından bu enerjiyi elektrikli motora ileterek aracın elektrik sistemine enerji sağlıyor. Bataryanın sadece 90 milimetrelik düşük montaj yüksekliği daha fazla yerleştirme seçeneği bulunduğu anlamına geliyor. Örneğin, koltuğun veya stepnenin altına yerleştirilebilir. Pasif soğutma kompakt bir tasarım sağlıyor, maliyetleri optimize etmeye yardımcı oluyor ve ayrıca ek olarak bataryayı neredeyse sessiz hale getiriyor. Bosch, en yüksek pazar büyümesinin Avrupa ve Çin’de olmasını bekliyor.

 

Port yakıt direkt enjeksiyonu: Her iki dünyanın en iyisi. Port yakıt direkt enjeksiyonu ile Bosch, direkt benzinli enjeksiyonun faydalarını port benzinli enjeksiyonun faydalarıyla bir araya getiriyor. Port benzinli enjeksiyonun ana güçlü yanı kısmi yükle çalışma sırasında düşük sürtünme kaybıyken, direkt benzinli enjeksiyon ise neredeyse tam yükte daha yüksek bir darbe limiti sergiliyor. Port yakıt direkt enjeksiyonu, her birinin güçlü yanlarından faydalanmak üzere bu iki sistemi birleştiriyor. Uygulamada sonuç olarak hem kısmi yükle hem de tam yükle çalışma sırasında daha iyi yakıt verimliliği ve daha düşük partikül seviyeleri elde ediliyor.

 

Dizel motorlar için enjektör iğnesi kapanış kontrolü: Yeni enjektör iğnesi kapanış kontrolü (NCC) teknolojisi, saniyenin milyonda biri doğrulukta gerçek sürüş koşullarında yakıt enjeksiyonunun süresini hassas bir şekilde ölçebiliyor ve kontrol edebiliyor. Bunun için bir sensör, selenoid valflı enjektörün içerisine entegre ediliyor ve son teknoloji, akıllı kontrol yazılımı uygulamasıyla eşleştiriliyor. Bu, enjektörün kullanım ömrü boyunca çok daha hassas bir enjeksiyon sağlayan bir geribildirim kontrol döngüsü sunuyor. Böylece karmaşık enjektör konfigürasyonlarını mümkün oluyor ve neticesinde gerçek sürüş koşullarında araç gürültüsünü, yakıt tüketimini ve emisyonları daha da azaltmaya yardımcı oluyor. NCC ayrıca gelecekte enjeksiyon sisteminin online durum teşhisi için yeni olasılıklar sunuyor.

Araç kontrol ünitesi (VCU): Modern araçlarda yaklaşık 100 adet bağımsız kontrol ünitesi bulunuyor. Bir araç kontrol ünitesi veya kısa adıyla VCU, bu ünitelerin sayısını önemli ölçüde azaltıyor. Böylece kurulum için önemli bir yer açılıyor, aracın ağırlığı azalıyor ve kontrol birimleri arasındaki iletişim sadeleştiriliyor. Bir elektrikli araç içerisinde güç aktarım mekanizması için bir merkezi bilgisayar olarak görev yapan VCU, inverter ve şanzıman gibi güç aktarım mekanizması bileşenlerini ve ayrıca bataryayı ve motoru yöneten sistemleri koordine ediyor. VCU, ana bilgisayar olarak kullanılması halinde belirli işlevleri de yerine getirebiliyor. Bu işlevler arasında operasyonel ve vites değiştirme stratejileri, tork koordinasyonu, yüksek gerilim ve 48 volt koordinasyonu, şarj etme kontrolü, teşhis, takip, termal yönetim ve çok daha fazlası sayılabilir.

Türkiye'nin alanında en özel yayınlarına sahip MONETA 'nın sektörel dergi ve portallarının dijital platformlarda yönetimi katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık alanında içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Dişli Üretim Servisleri

‘Popstar’ları favoritCNC ve yeni S100 ile hedefleri aşan STUDER, 2023’te de büyüdü

Published

on

By

Yüksek hassasiyetli taşlama tezgahlarının İsviçreli küresel üreticisi Fritz Studer AG, ‘STUDER’in Sesi’ sloganıyla müzik odaklı hayata geçirdiği 2024 yılı basın toplantısında, 2023 yılının verilerini açıkladı. 20’den fazla ülkeden 65 gazetecinin katılımıyla düzenlenen toplantıda 2023 yılının ‘popstar’ları olarak favoritCNC ve yeni S100’ü gösteren STUDER, küresel olarak zorlu bir yatırım ortamına rağmen satışlarını artırmayı ve birçok bölgede yeni pazar payı kazanmayı başardı. Kalitesiyle pek çok pazarda büyüyen hassas silindirik taşlama makinelerinin İsviçreli uzmanı, Türkiye’deki bayisi Form Makina’yı ise üst üste 5. kez en iyi bayi olarak ödüllendirdi. ABD ve Çin gibi kilit pazarlarda satışlarını olumlu yönde geliştiren firmanın önceki yıllarda olduğu gibi en büyük pazarını Asya oluştururken, bunu Orta Avrupa ve Kuzey Amerika takip etti.

Firmanın 2023 yılı karnesini ‘Motion Meeting 2024 Basın Toplantısı’nda değerlendiren STUDER CEO’su Jens Bleher, “Yakın zamanda tamamlanan 2023 mali yılı, özellikle de 111. yıl dönümümüz son derece başarılı geçti” dedi. Firma, ürün geliştirme ve saha altyapısına yaptığı tutarlı yatırımların karşılığını alırken; CEO Jens Bleher, “Açıklamalarımızı gerçeğe dönüştürdük; zamanı pazardaki konumumuzu geliştirmek ve uzun vadede gelecek için kendimizi güçlendirmek için kullandık” ifadelerini kullandı. Dünyanın birçok bölgesinde yeni pazar payları kazanmayı başaran STUDER, müşteri hizmetleri segmentinde ise, yeni satış rekorları kırdı. Bleher, sipariş durumunun yılın sonuna doğru olağanüstü derecede gelişmesini ise, 2024 için olumlu bir işaret olarak değerlendirdi.

Almanya, Çin ve bazı Asya ülkeleri gibi bireysel pazarlarda sipariş gelişiminin daha zayıf olduğunu; ancak dünyanın diğer bölgelerinde olumlu sonuçların görüldüğünü belirten STUDER CSO’su Sandro Bottazzo ise, “Birçok ülkede iyi sonuçlar elde ettik ve hatta bazılarında yeni rekor sipariş alımları gerçekleştirdik” diye konuştu.

STUDER favoritcnc

Küçük ve orta ölçekli işletmeler STUDER’e güveniyor

STUDER siparişleri müşteri segmentlerine göre ele alındığında, havacılık ve uzay sektörü bir kez daha yeni siparişlerde en büyük artışı sağlarken, gerileyen otomotiv ve yan sanayi sektörünü geride bıraktı. 2023 değerlendirmesinde ‘Takım’ segmentinin beklentilerin altında kaldığı açıklanırken, önceki yıl olduğu gibi fason üreticilerin hakim olduğu ‘hassas mühendislik’ segmentinin en büyük bireysel pazar olduğu açıklandı. ‘Makine mühendisliği’ ile ‘kalıp ve döküm’ segmentlerinin 2023 yılında da önemli konumlarını koruduğunu bildiren STUDER, yarı iletken endüstrisinde hassas silindirik taşlama makinelerine olan talebin arttığını da açıkladı. Konuyu değerlendiren CSO Bottazzo, “Küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından taşlama makinelerimize bu kadar güvenilmesinden ve bu segmentin bizim için stratejik açıdan önemli olmaya devam etmesinden çok memnunum” dedi.

En yüksek satış S33 ve ‘popstar’ favoritCNC’de

Hassas silindirik taşlama makinelerinin küresel üreticisi STUDER için geniş bir portföyünü korumak, 2023 yılında da özel bir önem taşıyordu. CNC üniversal silindirik taşlama makinelerinde oldukça güçlü sipariş alan firmanın en yüksek hacme sahip makinesi S33 olurken, onu favoritCNC, S31, S41 ve favorit takip etti. Firma, yeni S100 iç silindirik taşlama makinesinin siparişlerinde ise belirlediği hedefleri aştı.

STUDER S100

Basın toplantısında konuyu değerlendiren STUDER CSO’su Bottazzo, “İç silindirik taşlama makineleri söz konusu olduğunda, S131 için gelen siparişler açısından şirket tarihindeki en iyi 3. yıl oldu” dedi. Bakım ve servisten yedek parça ve revizyona kadar tüm iş alanları için geçerli olan Müşteri Hizmetleri segmentinin de çok olumlu gelişme gösterdiğini kaydeden Bottazzo, “Bu alanda üst üste ikinci yıl satış rekoru kırmayı başardık” diye konuştu.

Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya ve Macaristan’da kendi uzman personeliyle hizmet vermeye başlayan STUDER, Doğu Avrupa’da da güçlü bir gelişim gösterdiğini duyurdu.

Küresel olarak yaklaşık 30 ticari fuara ve toplantıya katılan STUDER, Pekin’deki CIMT ve Hannover’deki EMO’ya ek olarak, UNITED GRINDING’in Kuzey Amerika’daki etkinliğinin özellikle başarılı olduğunu açıkladı. Firma, EMO 2023’te tarihinde ilk kez tek bir fuarda; yeni insertLoad yükleyicisi, roboLoad ve uniLoad ile üç otomasyon çözümünü bir arada sunmuştu.

Miller ve otomasyonda önemli gelişmeler

2023 yılında da müşterilerinin yararı için en son taşlama teknolojilerinin geliştirilmesi ve ilerletilmesini merkezine alan STUDER, özellikle e-mobilite ile ilgili bileşenler için uygun olan S36 üretim harici silindirik taşlama makinesiyle talepleri karşıladı. Basın toplantısında konuşan STUDER CTO’su Daniel Huber, bu makineyle ilgili olarak, “Artık müşterilerimiz S36’da herhangi bir kısıtlama olmaksızın tüm iş mili varyantlarını ve otomasyon çözümlerini kullanabiliyor” dedi. 25 kW’lık (33 hp) yeni ve güçlü taşlama mili sayesinde, 160 mm’ye (6,3 inç) kadar özellikle geniş taşlama disklerinin kullanılmasını mümkün hale getiren S36, CBN veya elmas taşlama taşları ile yüksek hızlı taşlamaya yeni bir seçenek getirdi. Ayrıca S36, kullanıcılarına tamamen uyumlu easyLoad ve uniLoad yükleme sistemleri sayesinde üretimlerini yüksek düzeyde otomasyona geçirebilme imkanı da sundu.

favoritCNC’nin dış taşlamadaki başarısına benzer şekilde, iç taşlama için giriş seviyesi segmentinde kendisini kanıtlaya yeni S100 iç silindirik taşlama makinesinin performansından memnun olduğunu dile getiren Huber, geçen yılki geliştirme sayesinde S100 artık yeni, güçlü bir sargı miline (Ø 58) sahip olduğunu, bunun gelecekte başka modeller için de planlandığını söyledi.

Kullanıcıların, popüler favoritCNC’nin devamı olan makinedeki yeni özellikleri merakla bekleyebileceğini açıklayan STUDER, bu konuda birkaç örnek paylaştı: Örneğin, tekerlek başlığının açı göstergesi, popüler QuickSet kurulum işlevi ve iş parçalarının herhangi bir programlama olmadan manuel olarak taşlanmasına verimli bir şekilde izin veren manuel taşlama döngüsü olarak geleneksel bir mod.

C.O.R.E. için yeni özellikler açıklandı

UNITED GRINDING’in devrim niteliğindeki donanım ve yazılım mimarisi olan C.O.R.E. de 2023’teki geliştirmelerin odak noktalarından biri oldu. Şirketin ağırlık verdiği diğer konular arasında veri toplama ve analizinin yanı sıra yeni sensörler ve araçlar da yer aldı. Huber, “C.O.R.E. dokunmatik işletim paneli zaten benzeri görülmemiş düzeyde sezgisel kullanıma izin veriyor ve yakında operatörlerin çalışma alanlarını tanımlayabilecekleri ve kaydedebilecekleri özelleştirilebilir bir arayüz olacak” açıklamasında bulundu.

STUDER, geliştirdiği SmartJet® soğutma sistemiyle halihazırda taşlama işleminde soğutma sıvısı ve enerji ihtiyacını önemli ölçüde azaltarak yeni endüstri standartlarını belirlemeye devam etti. Geleceğe yönelik bir bakış açısı sunan CTO Daniel Huber, “Sürdürülebilirlik konusu bizim için önemli olmaya devam ediyor” dedi. Ayrıca yarı iletken endüstrisinde de büyük bir potansiyel gördüklerini belirten Huber, e-mobilite ve fotovoltaikler nedeniyle yüksek performanslı yarı iletkenlere olan talebin arttığı bilgisini paylaştı. STUDER bu alanda da pazarda son derece başarılı olan X-ışını ölçüm başlığına sahip S41 CNC üniversal silindirik taşlama makinesiyle levha üretiminde standardı belirledi. 2023 boyunca gerçekleştirilen kapsamlı geliştirme faaliyetlerini değerlendiren CTO Huber, “Uzun vadede, yalnızca en son teknolojiyi içeren akıllı ve verimli makineler sunan üreticiler başarılı olabilir” diye konuştu.

STUDER ile rekabetçi teslimat süreleri

Basın toplantısında konuşan bir diğer isim olan STUDER COO’su Stephan Stoll ise, operasyonlar için genel bir değerlendirme yaparak, “Üretilen makinelerin üretim karışımı 2023 yılında daha karmaşık sistemlere kaydı” dedi. Aktif satın alma yönetimi ve küresel tedarik zincirlerinin normalleştirilmesi sayesinde siparişlerin zamanında tamamlandığını söyleyen Stoll, STUDER’e iyi bir kullanım sağlayan UNITED GRINDING Group bünyesindeki ortak üretim stratejisinin uygulanmasını olumlu olarak değerlendirdi.

Kendi yüksek kaliteli iş millerini üreten az sayıdaki taşlama makinesi üreticisinden biri olan STUDER’in önemli operasyonel projeleri arasında, otomatik üretim araçlarına ve son teknoloji test stantlarına yaptığı yatırımlar yer aldı. Stratejik açıdan önemli olan bu makine bileşenleri için uzmanlığı özellikle genişleten STUDER, bu ön gereksinimler ve daha fazla büyüme için Steffisburg ve Biel’de yer alan dahili taşlama yetkinlik merkezinde kapsamlı yapısal ve lojistik önlemlere daha fazla yatırım yaptı.

Sürdürülebilirlik hamleleri

STUDER, 2023 yılında sürdürülebilirlik için de önemli işlere imza attı. Stoll, “Şubat 2023’ten bu yana Steffisburg tesisi yerel bölgesel ısıtma şebekesine bağlandı ve böylece tüm binalar çevre dostu bir şekilde ısıtılıyor” dedi. Ayrıca, tüm binaların LED aydınlatmaya dönüştürülmesini büyük ölçüde tamamlayan şirket, genel olarak enerji tüketimi ve CO2 emisyonlarını önemli ölçüde azalttı.

2024 yılı için de öngörüde bulunan COO Stoll, “Geçtiğimiz yıllarda yapılan önemli yatırımların ardından, lojistik süreçlerimizin ve depo altyapımızın yeniden tasarlanması artık çok yakın. Bu projenin en önemli parçası, doğrudan bağlantılı bir konteyner deposuna sahip bir lojistik merkezidir. Tam otomatik depo sisteminin daha yüksek verimliliği, tüm makine üretimine ve yedek parçaların taşınmasına fayda sağlıyor” ifadelerini kullandı.

Teknoloji şirketi için iyi eğitimli çalışanlar

Son olarak, mesleki beceriler için ulusal şampiyonalar düzenleyen WorldSkills ile ilgili konuşan CEO Jens Bleher, teknoloji şirketi için iyi eğitimli çalışanların büyük önem taşıdığını vurgulayarak, prestijli şampiyona SwissSkills’te son zamanlarda elde edilen başarılardan memnun olduğunu belirtti. Geçen yıl STUDER çırakları Luis Salzmann (1. sırada, tasarım mühendisi) ve Noah Rossel’in (2. sırada, otomasyon mühendisi) üstün performanslarıyla altın ve gümüş madalya kazandıklarını hatırlatan Bleher, “STUDER, WorldSkills’te üst üste üçüncü kez temsil ediliyor. Mesleki eğitime olan kapsamlı bağlılığımızı teyit eden bu durumdan gurur duyuyoruz” dedi.

Continue Reading

Genel

Madencilik ve metal sektörü, karbonsuzlaşma planlarını büyüme için bir fırsat olarak görüyor

Published

on

By

KPMG’nin karbonsuzlaşma konusunda üst düzey yöneticilerin görüşlerini aldığı “2023 Küresel Madencilik ve Metal Sektörü Genel Görünümü” raporuna göre küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal sektörü, bu dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceğinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Paris Anlaşması’nın hedeflediği iki santigrat derecenin altında bir sıcaklık artışı hedefine 2040 yılından önce ulaşılabilmesi için temiz enerji teknolojileri için gerekli olan maden talebi bugünkünün dört katına ulaşacak. Küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal şirketlerinin, net-sıfır bir dünyaya geçişi desteklemek için rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve elektrikli araçlar için gerekli olan ve sürekli talebi artan mineralleri karşılayıp karşılayamayacakları akıllardaki önemli sorulardan biri.

KPMG, bu sorunun cevabını bulmak için çelikten kömüre ve lityuma kadar geniş bir yelpazede madencilik ve metal faaliyetlerini temsil eden 400’ün üzerinde üst düzey yönetici ile bir anket çalışması gerçekleştirdi. Ankete göre madencilik ve metal sektörü, dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceklerinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine çok güvenen ve güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor. KPMG, yöneticilerin genel olarak neden iyimser olduğunu ve bu hedefleri nasıl başarmayı planladıklarını anlamak için ise anket verilerini ayrıntılı olarak analiz etti. Ayrıca kritik madenleri üreten şirketlerin CEO’ları ile görüşmeler yapıldı ve sektörde geniş deneyime sahip uzmanların öngörüleri de dikkate alındı.

Karbonsuzlaşma planları bir maliyet değil büyüme için fırsat

Anket sonuçlarına göre yöneticilerin önemli bir çoğunluğu, şirketlerinin ve sektörün genel olarak büyüme potansiyeline güveniyor. Metal ve madencilik sektörü yöneticilerinin gelecek konusunda güvenli olmalarının bir nedeni, karbonsuzlaşma planlarını bir maliyet değil büyüme için bir fırsat olarak görmeleri. “Karbon ayak izini teknoloji yatırımları aracılığıyla dönüştürmek” yüzde 43 ile önümüzdeki beş yıl içindeki en önemli fırsat olarak değerlendiriliyor. Operasyonların maliyet verimliliğini teknoloji yatırımlarıyla iyileştirmek az farkla (yüzde 41) ikinci sırada yer alıyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası (yüzde 36) ise faaliyetlerini satın alma ve varlık satışları yoluyla dönüştürmeyi planlıyor.

Madencilik şirketlerinin karbon emisyonunu azaltmak için şimdiden gösterdiği hızlı ilerleme, karbonsuzlaşma çabalarına daha fazla yatırım yapmaları için onları cesaretlendiriyor. Anket, madencilik ve metal işleme sektörünün çevresel etkileriyle başa çıkmak için en yüksek önceliğin enerji tüketim verimliliğini arttırmak olduğunu gösteriyor (yüzde 41). Bu, su (yüzde 16) ve atık (yüzde 21) yönetimini geliştirmekten neredeyse iki kat önemli olarak değerlendiriliyor.

ESG hedeflerinde sosyal etki daha fazla önem kazanıyor

Madencilik ve metal şirketleri karbon ayak izlerini azaltmaya ciddi yatırım yaparken aynı zamanda ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) hedeflerine de odaklanıyorlar. Aynı zamanda, sektör ESG’deki “S” (sosyal) harfine de büyük dikkat gösteriyor. ESG hedefleri daha temelde insan odaklı bir gündem haline geliyor ve esas odak çalışanlar ve yerel topluluklar gibi paydaşlar oluyor. Anketteki yöneticiler, madencilik ve metal üretim faaliyetlerinin sosyal etkisi ile mücadele etmede en yüksek önceliğin, çalışanlara sağlık hizmetleri, ücretli izin ve emeklilik hakları sunmak olduğunu düşünüyorlar (yüzde 44). Bunu yüzde 33 ile işçi güvenliğini geliştirmek ve yüzde 32 ile geçimi sağlayacak maaş ödemek yanıtları takip ediyor. Ankete katılan yöneticilerin bazıları, metal ve madencilik şirketlerinin sadece yerel topluluklara değil genel halka da dikkat etmeleri gerektiğine de inanıyor.

Yetenekli liderliği de ESG içindeki insan unsurunun başka bir yönü olarak öne çıkıyor. Ankete katılanlar, şirketin net-sıfır hedefi ve bu yoldaki ilerlemesi hakkında paydaşlarla açık ve tam iletişimin sağlanmasını (yüzde 46) şirketlerin ESG hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak en etkili yöntemin olarak gösteriyor. Bunu yüzde 45 ile “CEO ve yönetim kurulunun net-sıfır hedeflerine kendilerini adamaları” yanıtı takip ediyor. Üçüncü sırada ise “net-sıfır hedefimize ulaşma konusundaki ilerlemeyi ölçmek için doğru ölçüm metriklerine sahip olduğumuzdan emin olmak” yanıtı yer alıyor.

Teknoloji yeni dönemi şekillendiren ana itici güç

Yeni teknolojiler ve inovasyonların ortaya çıkması ise metal ve madencilik sektörünün bu yeni dönemini şekillendiren değişimlerin ana itici güçlerinden biri olarak gösteriliyor. Teknolojik gelişmeler yöneticilerin beş yıllık talep tahminlerini etkileyen en önemli etken olarak görülüyor. “Şirketinizin önümüzdeki beş yıl için talep tahminlerini etkileyen en önemli etkenler nelerdir?” sorusu yöneltildiğinde ilk sırada teknolojik değişimler (yüzde 54) yanıtı yer alıyor. Önümüzdeki beş yılda maden üretimini artırmaya en çok etkisi olacak iki teknoloji hangileridir?” sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekilde sıralanıyor: 5G Ağları (yüzde 26), nesnelerin interneti (yüzde 24), arama teknik ve teknolojilerindeki gelişmeler (yüzde 24), yeni çıkarma teknolojileri (yüzde 24) ve yapay zekâ (yüzde 23).

“Madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor”

Rapor sonuçlarını değerlendiren KPMG Türkiye Metal & Maden Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Burak Yıldırım, “Eğer iklim değişikliğini yavaşlatma ve sonunda tersine çevirme şansını yakalamak istiyorsak dünya ekonomisini karbonsuz hale getirmeliyiz. Küresel işletmelerin karbon nötr bir geleceğe geçiş için ihtiyaç duydukları malzemeleri tedarik etmek adına madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor. Bununla birlikte, bu artışı çevreye zarar vermeden gerçekleştirmeli ve faaliyetlerini daha az karbon salınımı sağlayacak şekilde yeniden yapılandırmalıdırlar. Bu dönüşüm ise raporumuzu hazırlamak için görüşlerine başvurduğumuz yöneticilere ve sektör oyuncularına bağlı olacaktır. Şirket yöneticilerinin sorumlulukları, öncelikle sektörü daha sürdürülebilir bir yola yönlendirmek ve tüm paydaşları sürdürülebilirlik konusunda ikna edebilmektir. Ankete katılan bir sektör yöneticisinin belirttiği gibi, metal ve minerallere olan ihtiyaç hiç bu kadar yüksek olmamıştı, ancak yeni madenler açmak da hiç bu kadar zor olmamıştı. Aynı zorluk, karbon emisyonunu azaltacak yeni süreçlere hızla yatırım yapmak zorunda olan çelik ve diğer metal üreticileri için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Raporumuzda, bu zorluklar ve ortaya çıkan fırsatlar hakkında öngörüler sunmayı amaçladık.” dedi.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Continue Reading

Trendler

Güç Aktarım Sistemleri - Redüktörler, Rulmanlar, Motorlar, Sürücüler sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et