Güç aktarım ve hareket kontrol sektörünün yenilikçi ve dinamik markalarından MASS TECHNIC firmasının kurucu ortakları Serkan Kadir Dönmez ve Kadri Dinç ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Dinamik ekibiyle her geçen gün büyüyen bir organizasyona sahip olan MASS TECHNIC’in yenilikçi bakış açısını yakından görme fırsatı bulduğumuz söyleşimizde, firmanın hizmetleri ve hedefleri hakkında da ayrıntılı bilgiler edindik.
“Mühendislik” bakış açısını öne çıkaran bir perspektife sahip olan Masstechnic’in hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Türk endüstrisine ne tür yenilikler sunmak istiyorsunuz?
Daha önce çalıştığımız firmalarda lineer yataklama sistemleri, redüktör ve dişliler, servo motor gibi konularda tecrübe edinirken aynı zamanda sektörel olarak dostluklar da edindik. Bu tecrübe bizi MASS TECHNIC çatısı altında birleştirdi.
MASS TECHNIC 2019 yılında kurulduğunda ürün gamı ve müşteri portföyü bugünün oldukça gerisindeydi ancak çalışma metodumuz ve sağladığımız güven bizi her geçen gün daha yukarı taşımaktadır. MASS TECHNIC olarak salt ürün satışının ötesinde güçlü ilişkiler ve güven duygusuna dayalı bir çalışma hikâyemiz var.
Bugün aynı çizgide çalıştığımız birçok rakibimiz bulunuyor. Hatta bizden çok daha önce başlamış ve markalaşmış rakiplerimiz bulunmaktadır. Bizler yaşadığımız deneyimlere güvenerek gördüğümüz boşlukları en iyi şekilde değerlendirmeye, yeni marka ve alternatif ürünlerin yanı sıra sunduğumuz hizmetlerle fark yaratmaya çalışıyoruz. Kalıplaşmış iş ilişkilerinin dışında oldukça esnek, güncel, değişimlere ayak uydurabilen ve alışılmışın dışında hareket edebilen bir yapıya sahibiz. Bu özelikler bizi güncel ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir noktaya konumlandırıyor.
Dünya çapındaki pek çok güç aktarım ürünü imalatçısıyla iş ortaklığınız olduğunu ve geniş bir ürün gamı sunduğunuzu biliyoruz. Ürün ve hizmetleriniz nelerdir?
Dünya olarak çok zor bir dönemdeyiz. Bırakın yurtdışına gitmeyi temas kurmak bile oldukça güç. Tüm bu zor şartlara rağmen kuruluşumuzdan bugüne geçen kısa süre içerisinde global markalar ile anlaşmalarımızı büyük ölçüde tamamladık. Ancak gelişim süreklidir ve muhakkak ki devam edecek.
Ürün sunmak önemli bir konu ancak sunduğunuz ürünlerin ne olduğunu bilmeniz ve doğru yerde kullanmanız da sunmak kadar değerli ve önemli. Biz, bugün satışını gerçekleştirdiğimiz bir kaplinin bile tüm mühendislik hesaplamalarını yapabiliyor, taleplere uygun şekilde adapte edebiliyoruz. Zaten arz ettiğiniz ürünün özelliklerini, faydalarını ve optimum kullanım alanını bilmezseniz fark yaratma şansınız da kalmıyor. MASS TECHNIC olarak lineer yataklama ürünleri, planet ve cylcoid redüktör, servo motor, kaplin, kremayer – pinyon gibi mühendislik ürünlerini müşterilerimize sunmanın dışında tüm bu ürünlerin güvenlik katsayılarını ve dinamik hesaplamalarını yapabiliyoruz.
Sunduğumuz ürünler ve yaptığımız bu çalışmalar bizi kalıcı kılacak yegâne unsurlardır.
Ağırlıklı olarak hangi sektörlere çözüm sunuyorsunuz? Hedeflediğiniz sektörler hangileridir?
Bu soruya sektörel olarak değil de hareketin olduğu her yerde olmaya çalışıyoruz şeklinde cevap verebiliriz. Zira hareketin olduğu tüm mekanizmalarda ürünlerimiz kullanılmaktadır. Örnek vermek gerekirse robotik otomasyon, otomotiv yan sanayii, ambalaj, cam ve PVC işleme makineleri söylenebilir. Ancak hedef sektör belirtmek gerekirse savunma sanayii konusunda çalışmalar yapıyoruz diyebiliriz.
Türkiye’de güç aktarım-hareket kontrol sektörünü ve bu alandaki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teknolojinin yer aldığı tüm iş kolları gibi güç ve aktarım ürünleri de her geçen gün gelişiyor. Teknolojinin bize sunduğu yeniliklerle birlikte hem tüketim hem üretim süreleri oldukça kısaldı. Dolayısıyla burada zaman büyük önem kazanıyor. İhtiyaç ve arz konusunda zamanın doğru değerlendirilmesi ve doğru ürünün optimum sürede tedarik edilmesi büyük önem taşıyor.
Aynı işi yapan birçok rakibimiz bulunuyor. MASS TECHNIC olarak çalıştığımız firmalara bakarsanız belli bir çizgide yürümeye çalıştığımızı görebilirsiniz. Bizimle aynı perspektiften bakıp aynı şeyleri gören müşteri ve tedarikçiler ile çalışma gayretindeyiz. Salt fiyat rekabeti yerine kalite ve mühendislik yönümüzü ön plana çıkararak fark yaratmaya çalışıyoruz.
Sektörün ve tüm imalat endüstrisinin en büyük gündem maddelerinden biri de verimlilik ve enerji maliyetlerini düşürmek. Ürünlerinizle bu alanda ne tür destekler sunuyorsunuz iş ortaklarınıza?
Burada MASS TECHNIC şirketinin biraz da kuruluş amacı ortaya çıkıyor. Birçok firmada pek çok farklı çalışma yaptık zaman içinde. Ve gördük ki para kazanmak adı altında ya da kâr içgüdüsüyle aslında birtakım faaliyetler yapılıyor. Ancak yapılan çalışmaların bir mesnedi yok. Bir servo motor ya da bir redüktör satın alması yapılırken sadece fiyata ya da tasarıma uygunluğuna bakmak yeterli değil. Tüm detaylar değerlendirilmeli ve mümkün olan en faydalı şekilde çözüme kavuşturulmalı. Biz bir projeyi ele aldığımızda tüm detayları değerlendirerek, tüm hesaplamalarımızı müşterilerimizle paylaşarak yani yaptığımız çalışmayı bir mesnede dayandırarak optimum çözümü sunuyoruz. Zaten en büyük fayda burada ortaya çıkıyor. Yani tasarım mühendisinin ya da satın almanın hata yapma şansını bu sayede en aza indirgiyoruz. Ek olarak çok farklı sektörlerde çok farklı tür uygulamalarla karşılaşıyoruz. İster istemez bu durum farklı bakış açıları kazandırıyor. Bu sayede zaman zaman mesleki körlük diyebileceğimiz fark edilmeyen ya da göz ardı edilen noktalara eğilerek, küçük detaylardan verim anlamında çok farklı sonuçlar çıkabiliyor
Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?
Yakın zamanda birçok yeniliğimiz ve şirketimizin distribütörlük yapısına katmayı planladığımız çok değerli markalar var. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Umarım kısa vadede birçoğu hayata geçmiş olacak. MASS TECHNIC olarak zaman içerisinde bir üretim hayalimiz var. Bu, ne zaman olur bilemeyiz ancak muhakkak bir gün üretim konusunda adım atarak girişimimizi geliştireceğiz.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Dünya yeni bir devinim içinde ve bu süreç tamamlandığında birçok şeyin değişeceğini ve tamamen yeni bir düzen oluşacağını düşünüyoruz. Mesai saatlerinden toplantı yöntemlerine, iş değerlendirmelerinden ücretlendirmelere kadar birçok şey keskin bir şekilde değişecek gibi görünüyor. Bugün bile artık ofisler 8 – 5 kullanılmaktan çıktı ve görüyoruz ki sistem hâlâ çalışıyor. Bu değişime ayak uydurabilenler ve değişemeyip zaman içinde eskiyenler olacaktır. Ek olarak sürecin daha ne gibi farklılıklar getireceğini kestirmek de güç.
Ümit ederiz ki içinde bulunduğumuz bu dönem mümkün olan en kısa sürede ve insanlığa daha fazla zarar vermeden son bulur.