Connect with us

Sektör Haberleri

Savunma sanayisinin liderlik okulu SAHA MBA, 2’nci mezunlarını verdi 

Published

on

SAHA İstanbul, TÜBİTAK TÜSSİDE iş birliği kapsamında savunma, havacılık ve uzay sektörlerinde faaliyet gösteren SAHA İstanbul üye firmalarının yöneticilerine ve firma sahiplerine özel tasarlanan SAHA MBA Programı; ikinci dönem mezunlarını verdi. Program; dünya standartlarında, savunma sanayi sektörünün lider firmalarının yöneticilerinin ve üst düzey bürokratların da bizzat eğitici olarak katkı sağladığı Türkiye’nin en prestijli, odaklı ve iddialı Executive MBA Programı olarak öne çıkıyor.

SAHA İstanbul’un, firmaların yöneticilerinin ve sektör çalışanlarının eğitim ihtiyacını belirleyip nitelikli insan gücünü geliştirmek amacıyla kurduğu SAHA Akademi bünyesinde düzenlenen SAHA MBA Yönetici Geliştirme Programı, 2020-2021 eğitim dönemini tamamladı. Müfredatı dünyanın en bilinen MBA programlarının içerikleri esas alınarak onlara denk düzey ve kalitede hazırlanan SAHA MBA, İş dünyasıyla temas halinde olan ve konusunda en iyi yerli ve yabancı akademisyenler, profesyonel eğitmenler ve TÜBİTAK TÜSSİDE’nin uzman kadrosu ile başarıyla kurgulanmış bir program olarak dikkat çekiyor. Sektörün lideri firmaların yöneticileri ve üst düzey bürokratlar SAHA MBA programına değer katıyor.

Eylül 2021’de üçüncü program açılacak

2020 SAHA MBA Programı’nda; 5 temada 23 eğitim başlığı altında 228 saatlik ders ve sektör liderlerinin bilgi aktarımı ya da tecrübe paylaşımları şeklinde verilen 24 saatlik ek dersler ile toplamda 252 saatlik eğitim verildi. 2020-2021 SAHA MBA döneminde SAHA İstanbul üye firmalarından 83 yöneticinin eğitim aldığı, savunma sanayisinin liderlik eğitiminin adresi olan SAHA MBA, 2021 Eylül ayında İstanbul, Ankara ve Gaziantep’te açılacak 3’üncü programı ile sektörün gelişimine katkılarını sürdürecek.

 95 yönetici diploma aldı

İstanbul, Ankara ve Gaziantep olmak üzere 3 merkezde düzenlenen eğitim programına katılan 83 katılımcıdan 78’i diploma almaya hak kazandı.  İkinci program mezunlarıyla birlikte SAHA MBA’den 104 kişi eğitim aldı, 95 kişi SAHA MBA’den diploma almaya hak kazandı.

Dünya çapında ilk 10 MBA’dan biri olmayı hedefliyor

Milli Teknoloji Hamlesi’ne en etkin desteği sunan SAHA İstanbul, SAHA MBA’i 2026 yılına kadar dünyanın ilk 10 MBA’den biri haline getirmeyi hedefliyor. 3’üncüSAHA MBA Yönetici Geliştirme Programı’nda, firmalardan öğrenci seçerken adaylarını özgeçmişi ile değerlendirecek. SAHA MBA bugün rüştünü ispatlamış bir eğitim olarak, hedefi çok fazla katılımcıya eğitim vermek değil, eğitim kalitesini uluslararası standartlara yükselterek, dünya çapında ilk 10 MBA programı arasında yer almak.

Çevrim içi eğitimler, yüz yüze eğitimleri destekleyecek şekilde konumlandırıldı

SAHA MBA 2020 Programı öğretim kadrosu; önde gelen yerli ve yabancı üniversitelerin müfredatta belirlenen konuda en yetkin akademisyenleri, sivil sektörde profesyonel eğitimciler, TÜBİTAK TÜSSİDE’nin uzman eğiticileri, sektörümüzün liderleri ve üst düzey bürokratların da bizzat eğitici olarak yer almasıyla kuruldu. Değişen ulusal ve evrensel koşullarda insan odaklı ve veri destekli kararlar verebilen, teknoloji trendlerini milli yetenekler ışığında yorumlayabilen, yönetim biliminin birikimlerini ve başarılı uygulamalarını iş dünyasına aktaran program, yöneticilerin ihtiyacı olabilecek. Program, Kurumsallaşma ve İş Yönetimi, Veriye Dayalı Karar Verme, Fikirden Pazara Ürün Geliştirme ve Proje Yönetimi, Finansal Yönetim, Teknoloji Trendleri ve İnovasyon temalarında zengin eğitim içerikleri oluşturuldu. Programda, müfredata dahil 5 tema, 23 eğitim başlığı, 228 saatlik eğitim ve sektör lideri hocalar ile verilen 24 saatlik ek dersler ile toplamda 252 saatlik eğitim verdi. Savunma, havacılık ve uzay sanayisinde geleceğin liderlerinin yetiştirilmesinin amaçlandığı program, çevrim içi ve yüz yüze eğitimleri destekleyecek nitelikte konumlandırıldı.

“Kadromuz ve müfredatımızla bir ilki gerçekleştiriyoruz”

SAHA MBA Programı’na sektör yöneticilerinin ve yönetici adaylarının yoğun ilgi gösterdiğine dikkat çeken SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, “Türkiye’nin üst düzey yöneticilerinin, dünyanın ve Türkiye’nin önemli üniversitelerden öğretim üyelerinin yer aldığı uluslararası kaliteye sahip eğitim kadromuz ve müfredatımızla bir ilki gerçekleştiriyoruz. Katılımcılara uluslararası bir bakış açısı ile rekabet edebilme kabiliyeti kazandıran 2020 programımızı, İstanbul’da Bilim Üsküdar’da, Ankara’da Teknopark Ankara’da ve Gaziantep Sanayi Odası olmak üzere 3 merkezde gerçekleştirdik ve oldukça yoğun bir katılım aldık. Harvard, Oxford, Stanford, London Business School gibi dünyanın önde gelen okullarının aralarında bulunduğu on beş üniversitenin MBA programlarını inceleyerek hazırladığımız SAHA MBA ile 5 yılda dünyanın 10 MBA’den biri olmayı ve ülkemizin Milli Teknoloji Hamlesi’ne katkılarımızı geleceğin yöneticileri yetiştirerek sürdürmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

“Kümelenmemizin başarı hikayelerini gelecekte de sürdürmek istiyoruz”

SAHA MBA’in Türkiye’nin milli ve yerli savunma sanayisine hız kazandıracağını söyleyen Keleş, “SAHA MBA ile gelecekte sektörde yönetici olmayı hedefleyen adayları ve kariyerinde ilerlemek isteyen yöneticileri, değişen dünyanın tüm koşullarına en güncel bilgi ve uygulamalarla hazırlıyoruz. Sektörün içinde yer alan VIP hocalarımız, sektörün tüm dinamiklerini karşılayan ders ve temalarımızla ekonomik gelişimden dijital dönüşüme, yöneticilik becerilerinden, hukuki süreçlere kadar bir yöneticinin ihtiyaç duyacağı bilgileri en ince detaylarıyla aktarıyoruz. Türkiye’de bir benzeri daha olmayan programımız ve yetiştirdiğimiz yöneticilerle kümelenmemizin başarı hikayelerini gelecekte de sürdürmek istiyoruz” dedi.

Gelecekteki ihtiyaçlara cevap verecek

Keleş sözlerini şöyle tamamladı: “SAHA MBA 2020 programımızla savunma, havacılık ve uzay sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarımızın yöneticilerinden ve firma sahiplerinden oluşan 83 katılımcımız; Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali TAHA KOÇ, Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Dr. Celal SAMİ TÜFEKÇİ, SAHA İstanbul YK Başkanı Haluk BAYRAKTAR, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Fatih KACIR, ASELSAN YK Bşk. ve Gn. Md. Haluk GÖRGÜN, TUSAŞ Gn. Md. Prof. Dr. Temel KOTİL, İstinye Üniversitesi Doç Dr. Fahri ERENEL, ABD Portland  Üniversitesi Prof. Dr. Tuğrul DAİM, British Columbia Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf ALTINTAŞ, Amerika North Carolina Üniversitesi Prof. Dr. Övül SEZER gibi  hocalardan ders aldı. 3’üncü MBA programımız 2021’in eylül ayında; birbirinden değerli, sektörün içinde olan, dinamikleri çok iyi bilen sektör lideri hocalarımızla sektörün gelecekteki ihtiyaçlarına cevap veren içeriklerle başlayacak.”

Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

Sektör Haberleri

Global redüktör pazarının 2023 yılında 30 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor

Published

on

By

Araştırma şirketi Research and Markets, endüstriyel redüktör pazarını derinlemesine bir şekilde incelediği pazar araştırma raporunu yayınladı. Bugüne kadar 800’den fazla sektör üzerinde 900 binden fazla pazar araştırma raporu yayınlayan Research and Markets, 2023’te %4,9’luk büyüme öngördüğü global endüstriyel redüktör pazarının 2023 yılında 30 milyar dolara yükseldiğini açıkladı.

İmalat, inşaat, otomotiv ve daha birçok sektörde katalizör rolü oynadığı için ekonomik büyüme ve kalkınmayı teşvik etmede çok önemli bir rol oynayan endüstriyel redüktör sektörü, araştırma şirketi Research and Markets’in yayınladığı Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023’te detaylı bir şekilde ele alınıyor. Endüstriyel otomasyon alanındaki stratejiler ve gelecek trendler hakkında güncel bilgiler sunan rapor, pazar tahminleri ve büyüklüğünün yanı sıra ürün inovasyonu ile stratejik satın almaların bu pazarda nasıl rekabet avantajı yarattığını gözler önüne seriyor.

Temel pazar segmentleri, bölgesel dağılımları ve pazar katılımcılarının ayrıntılı profillerini bu önemli araştırma ile sunan Research and Markets, 2022’de 28,59 milyar dolar olan küresel endüstriyel redüktör pazarının 2023’te %4,9’luk Yıllık Bileşik Büyüme Oranı ile (CAGR) 30 milyar dolara yükseldiğini açıklıyor.

2027 yılında 36,43 milyar dolar

Rusya-Ukrayna savaşının Kovid-19 salgınından sonra küresel ekonomik toparlanma şansını sekteye uğrattığına vurgu yapılan Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023’te, bu iki ülke arasındaki savaşın birden fazla ülkeye ekonomik yaptırım uygulanmasına, emtia fiyatlarında artışa ve tedarik zincirinde aksamalara yol açarak mal ve hizmetler genelinde enflasyona neden olduğu ve dünya genelinde birçok pazarı etkilediği belirtiliyor. Küresel ölçekte 2022 yılını 28,59 milyar dolarla kapatan Endüstriyel redüktör pazarının, 2023’te 30 milyar dolara yükseldiğini öngören Research and Markets, sektörün 2027 yılında %5,0’lık bir yıllık bileşik büyüme oranıyla 36,43 milyar dolara ulaşmasını bekliyor.

Asya-Pasifik’in en hızlı büyüyen bölge olması bekleniyor

Endüstriyel redüktör pazarının; eşmerkezli, şaft montajlı ve dik açılı, tahrik mili, debriyaj mili, ana mil, ara mil, karşı mil, vites değiştirme çatalının satışlarından oluştuğu bilgisinin yer aldığı raporda, Asya-Pasifik’in 2022 yılında pazardaki en büyük bölge olduğu ve tahmin döneminde en hızlı büyüyen bölge olması beklendiği paylaşılıyor. Endüstriyel Redüktör Global Pazar Raporu 2023; Asya-Pasifik, Batı Avrupa, Doğu Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika bölgelerini kapsıyor.

Endüstriyel otomasyonun itici faktör etkisi

Tekrarlayan faaliyetleri veya görevleri gerçekleştirmek için bir süreci, makineyi veya cihazı düzenleyen ve izleyen bilgisayarlı sistemler olan endüstriyel otomasyon sistemlerinin, işletmedeki insan emeğini azaltmak ve iyileştirmek için kendi başlarına çalışacak şekilde tasarlandıklarına değinilen raporda, endüstriyel otomasyonun giderek daha fazla benimsenmesinin endüstriyel redüktör pazarı için önemli bir itici faktör oluşturduğuna vurgu yapılıyor.

Araştırmada verilen örneğe göre, konuyla ilgili düzenlenen bir ankette 2021 yılında robotların, katılımcıların montaj ve üretim tesislerinin %44,9’unun ayrılmaz bir parçası olarak kullanılıyor. Daha spesifik olarak, robotlara sahip olan işletmelerin %34,9’u işbirlikçi robotları (cobot) kullanırken, diğer %65,1’i yalnızca endüstriyel robotlar kullanıyor. Dolayısıyla, endüstriyel otomasyonun giderek daha fazla benimsenmesi, endüstriyel redüktör pazarı için önemli bir itici faktör görevi üstleniyor.

İnovasyon popülerlik kazanıyor

Ürün inovasyonunun endüstriyel redüktör pazarında popülerlik kazanan önemli bir eğilim olduğuna dikkat çekilen Research and Markets raporunda, konuyla ilgili şu ifadeler kullanılıyor: “Endüstriyel redüktör pazarında faaliyet gösteren birçok şirket, pazardaki konumlarını güçlendirmek için yenilikçi ürünler geliştiriyor. Örneğin, 2020 yılının Ekim ayında ABD merkezli bir dişli motor, endüstriyel redüktör ve hız düşürücü üreticisi olan Sumitomo Drive Technologies, yeni Hansen M5CT endüstriyel redüktörünü piyasaya sürdü. Hansen M5CT, mevcut üç ürün serisinin deneyimine dayanan geleceğe yönelik bir geliştirmedir. 2022’nin Mart ayında ise ABD merkezli bir teknoloji şirketi olan RNWBL, LLC, açıklanmayan bir miktar karşılığında yeniden üretilmiş dişli kutuları, ana miller, parçalar ve diğer hizmetleri sağlayan ABD merkezli bir dişli kutusu üreticisi Gearbox Express’i satın aldı. Bu satın alma sayesinde RNWBL; rüzgar, güneş ve daha geniş yenilenebilir enerji sektörüne saha hizmetleri ve teknoloji sağlamaya odaklandı.”

Rapor detayları

  • Tahmin dönemi: 2023 – 2027
  • 2023’te öngörülen pazar değeri: 30 milyar dolar
  • 2027 itibarıyla tahmin edilen pazar değeri: 36,43 milyar dolar
  • Yıllık bileşik büyüme oranı: %5,0
  • Kapsanan bölgeler: Küresel

Kaynak: https://www.researchandmarkets.com/reports/5751575/industrial-gearbox-global-market-report

Continue Reading

Genel

Madencilik ve metal sektörü, karbonsuzlaşma planlarını büyüme için bir fırsat olarak görüyor

Published

on

By

KPMG’nin karbonsuzlaşma konusunda üst düzey yöneticilerin görüşlerini aldığı “2023 Küresel Madencilik ve Metal Sektörü Genel Görünümü” raporuna göre küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal sektörü, bu dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceğinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Paris Anlaşması’nın hedeflediği iki santigrat derecenin altında bir sıcaklık artışı hedefine 2040 yılından önce ulaşılabilmesi için temiz enerji teknolojileri için gerekli olan maden talebi bugünkünün dört katına ulaşacak. Küresel ekonomi karbonsuz bir geleceğe doğru ilerlerken madencilik ve metal şirketlerinin, net-sıfır bir dünyaya geçişi desteklemek için rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve elektrikli araçlar için gerekli olan ve sürekli talebi artan mineralleri karşılayıp karşılayamayacakları akıllardaki önemli sorulardan biri.

KPMG, bu sorunun cevabını bulmak için çelikten kömüre ve lityuma kadar geniş bir yelpazede madencilik ve metal faaliyetlerini temsil eden 400’ün üzerinde üst düzey yönetici ile bir anket çalışması gerçekleştirdi. Ankete göre madencilik ve metal sektörü, dönüşüm için gerekli ham maddeleri karşılayabileceklerinden emin görünüyor. Daha yeşil bir gezegene geçişte kullanılacak malzemelere olan talebi karşılayabileceklerine çok güvenen ve güvenenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor. KPMG, yöneticilerin genel olarak neden iyimser olduğunu ve bu hedefleri nasıl başarmayı planladıklarını anlamak için ise anket verilerini ayrıntılı olarak analiz etti. Ayrıca kritik madenleri üreten şirketlerin CEO’ları ile görüşmeler yapıldı ve sektörde geniş deneyime sahip uzmanların öngörüleri de dikkate alındı.

Karbonsuzlaşma planları bir maliyet değil büyüme için fırsat

Anket sonuçlarına göre yöneticilerin önemli bir çoğunluğu, şirketlerinin ve sektörün genel olarak büyüme potansiyeline güveniyor. Metal ve madencilik sektörü yöneticilerinin gelecek konusunda güvenli olmalarının bir nedeni, karbonsuzlaşma planlarını bir maliyet değil büyüme için bir fırsat olarak görmeleri. “Karbon ayak izini teknoloji yatırımları aracılığıyla dönüştürmek” yüzde 43 ile önümüzdeki beş yıl içindeki en önemli fırsat olarak değerlendiriliyor. Operasyonların maliyet verimliliğini teknoloji yatırımlarıyla iyileştirmek az farkla (yüzde 41) ikinci sırada yer alıyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası (yüzde 36) ise faaliyetlerini satın alma ve varlık satışları yoluyla dönüştürmeyi planlıyor.

Madencilik şirketlerinin karbon emisyonunu azaltmak için şimdiden gösterdiği hızlı ilerleme, karbonsuzlaşma çabalarına daha fazla yatırım yapmaları için onları cesaretlendiriyor. Anket, madencilik ve metal işleme sektörünün çevresel etkileriyle başa çıkmak için en yüksek önceliğin enerji tüketim verimliliğini arttırmak olduğunu gösteriyor (yüzde 41). Bu, su (yüzde 16) ve atık (yüzde 21) yönetimini geliştirmekten neredeyse iki kat önemli olarak değerlendiriliyor.

ESG hedeflerinde sosyal etki daha fazla önem kazanıyor

Madencilik ve metal şirketleri karbon ayak izlerini azaltmaya ciddi yatırım yaparken aynı zamanda ESG (çevresel, sosyal, yönetişim) hedeflerine de odaklanıyorlar. Aynı zamanda, sektör ESG’deki “S” (sosyal) harfine de büyük dikkat gösteriyor. ESG hedefleri daha temelde insan odaklı bir gündem haline geliyor ve esas odak çalışanlar ve yerel topluluklar gibi paydaşlar oluyor. Anketteki yöneticiler, madencilik ve metal üretim faaliyetlerinin sosyal etkisi ile mücadele etmede en yüksek önceliğin, çalışanlara sağlık hizmetleri, ücretli izin ve emeklilik hakları sunmak olduğunu düşünüyorlar (yüzde 44). Bunu yüzde 33 ile işçi güvenliğini geliştirmek ve yüzde 32 ile geçimi sağlayacak maaş ödemek yanıtları takip ediyor. Ankete katılan yöneticilerin bazıları, metal ve madencilik şirketlerinin sadece yerel topluluklara değil genel halka da dikkat etmeleri gerektiğine de inanıyor.

Yetenekli liderliği de ESG içindeki insan unsurunun başka bir yönü olarak öne çıkıyor. Ankete katılanlar, şirketin net-sıfır hedefi ve bu yoldaki ilerlemesi hakkında paydaşlarla açık ve tam iletişimin sağlanmasını (yüzde 46) şirketlerin ESG hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak en etkili yöntemin olarak gösteriyor. Bunu yüzde 45 ile “CEO ve yönetim kurulunun net-sıfır hedeflerine kendilerini adamaları” yanıtı takip ediyor. Üçüncü sırada ise “net-sıfır hedefimize ulaşma konusundaki ilerlemeyi ölçmek için doğru ölçüm metriklerine sahip olduğumuzdan emin olmak” yanıtı yer alıyor.

Teknoloji yeni dönemi şekillendiren ana itici güç

Yeni teknolojiler ve inovasyonların ortaya çıkması ise metal ve madencilik sektörünün bu yeni dönemini şekillendiren değişimlerin ana itici güçlerinden biri olarak gösteriliyor. Teknolojik gelişmeler yöneticilerin beş yıllık talep tahminlerini etkileyen en önemli etken olarak görülüyor. “Şirketinizin önümüzdeki beş yıl için talep tahminlerini etkileyen en önemli etkenler nelerdir?” sorusu yöneltildiğinde ilk sırada teknolojik değişimler (yüzde 54) yanıtı yer alıyor. Önümüzdeki beş yılda maden üretimini artırmaya en çok etkisi olacak iki teknoloji hangileridir?” sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekilde sıralanıyor: 5G Ağları (yüzde 26), nesnelerin interneti (yüzde 24), arama teknik ve teknolojilerindeki gelişmeler (yüzde 24), yeni çıkarma teknolojileri (yüzde 24) ve yapay zekâ (yüzde 23).

“Madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor”

Rapor sonuçlarını değerlendiren KPMG Türkiye Metal & Maden Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Burak Yıldırım, “Eğer iklim değişikliğini yavaşlatma ve sonunda tersine çevirme şansını yakalamak istiyorsak dünya ekonomisini karbonsuz hale getirmeliyiz. Küresel işletmelerin karbon nötr bir geleceğe geçiş için ihtiyaç duydukları malzemeleri tedarik etmek adına madencilik ve metal sektörünün üretimlerini hızla arttırmaları gerekiyor. Bununla birlikte, bu artışı çevreye zarar vermeden gerçekleştirmeli ve faaliyetlerini daha az karbon salınımı sağlayacak şekilde yeniden yapılandırmalıdırlar. Bu dönüşüm ise raporumuzu hazırlamak için görüşlerine başvurduğumuz yöneticilere ve sektör oyuncularına bağlı olacaktır. Şirket yöneticilerinin sorumlulukları, öncelikle sektörü daha sürdürülebilir bir yola yönlendirmek ve tüm paydaşları sürdürülebilirlik konusunda ikna edebilmektir. Ankete katılan bir sektör yöneticisinin belirttiği gibi, metal ve minerallere olan ihtiyaç hiç bu kadar yüksek olmamıştı, ancak yeni madenler açmak da hiç bu kadar zor olmamıştı. Aynı zorluk, karbon emisyonunu azaltacak yeni süreçlere hızla yatırım yapmak zorunda olan çelik ve diğer metal üreticileri için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Raporumuzda, bu zorluklar ve ortaya çıkan fırsatlar hakkında öngörüler sunmayı amaçladık.” dedi.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Continue Reading

Trendler

Güç Aktarım Sistemleri - Redüktörler, Rulmanlar, Motorlar, Sürücüler sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et