Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından 13. kez düzenlenen Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi (TÜREK) 2024, yoğun bir katılımla sektör liderleri ve profesyonellerini bir araya getiriyor. Kongrede, TPI Kıdemli Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar moderatörlüğünde gerçekleşen “Türkiye Rüzgar Enerjisi Tedarik Zinciri – Tamam mı Devam mı?” oturumunun konuşmacıları arasında yer alan AEMOT Genel Müdürü Sami Akdoğan, hem firma hem de sektör hakkında önemli değerlendirmelerde bulunuyor. AEMOT’un Anadolu’da faaliyet gösteren bir teknoloji firması olduğunu söyleyen Akdoğan, “Siemens tarafından kurulan şirketimizin kökleri 1983 yılına dayanıyor, 2015 yılında Altuntaş Grup’un satın almasıyla da AEMOT Elektrik Motorları bu tecrübenin üzerine inşa ediliyor. 2015 yılında bu şirketi satın alırken iki temel vizyon belirledik. Bu çerçevede Türkiye’nin üretemediği elektrik motorlarını ve generatörlerini üretirken, aynı zamanda Avrupa’nın üretmekte zorlandığı ürünleri daha teknolojik nasıl üretebiliriz sorusuna odaklandık ve bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aslında sadece induction elektrik motoruyla başladığımız bu yolda, geldiğimiz noktada elektrikli araç motorlarını da üretebiliyoruz” açıklamasında bulunuyor.
Pitch ve yaw motorlarının hikayesi
AEMOT’un 1,5 milyon metrekarelik açık, 45 bin metrekarelik kapalı alana sahip üretim tesisi hakkında bilgiler aktaran Akdoğan, “Aksaray’da yer alan ve ‘Motor Kampüsü’ olarak adlandırdığımız fabrikamız 3 ana bloktan oluşuyor. Bu bloklardan ilkini elektrikli araç motor üretim bandımız oluşturuyor. Rüzgar enerjisine yönelik ürettiğimiz pitch ve yaw motorlarının hikayesi de burada başlıyor; çünkü bu teknolojiyle pitch ve yaw motoru ürettik. Bugün Türkiye’de ve yurt dışında bazı firmalara ürettiğimiz prototip bazında ürünlerimiz var, seri üretim için de yatırım gerçekleştireceğiz. AEMOT olarak, 1.9 MW’a kadar seri üretimimiz var ve 5 MW’a kadar da generatör üretiyoruz. Sadece rüzgar enerjisinde değil, aynı zamanda hidro generatörü de Türkiye’de ilk yerlileştiren firmayız. Daha verimli motor ve generatörleri yenilenebilir enerji için üretmeyi temel vizyon olarak benimserken, diğer yandan Türkiye’yi bu konuda Avrupa’nın merkez üssü haline getirmeyi hedefliyoruz” diyor.
“YEKDEM mekanizmasının devam etmesi gerekiyor”
Rüzgar enerjisi sektörüne 3 ana konuda çözüm sunduklarını kaydeden Sami Akdoğan, “Bunları rüzgar generatörü, pitch ve yaw motorları ile generatörlerin bakım ve onarımı faaliyetleri oluşturuyor. 2018 yılında YEKA projelerinin artması ve YEKDEM mekanizmasıyla birlikte global firmaların bize ulaşmasıyla bu üretime başladık. Bu sebeple YEKA projelerinin, YEKDEM mekanizmasının devam etmesi gerekiyor; çünkü bizim gibi üreticiler bu projeler sayesinde açığa çıkıyor” diyor. Ürettikleri generatörler ile pitch ve yaw motorları hakkında bilgiler paylaşan Akdoğan, “İlk olarak, Siemens için stator-rotor paketi üretmeye başladığımız bu yolculukta; ASELSAN dizaynı ile yapılmış, tamamen yerli olarak 4.7 MW’lık generatör üretiyoruz. Bunun yanı sıra, yine kendi üretimimiz olan 6 MW’lık bir generatörümüz var ancak henüz seri üretime geçmedik. Pitch ve yaw motorları konusunda Nordex’e teşekkür etmek istiyorum. Yapar mısınız? diye sordular, biz de %95 verim seviyesinde üretim gerçekleştirdik. Genel anlamda rakiplerimizle birlikte kıyaslandığında %95 çok iyi bir seviye. Bugün seri üretim hattını kurduğumuz için bu alanda fiyat olarak da yarışabiliyoruz. Bu teknolojiyle birlikte endüstride başka bir alan da açtık. Yenilenebilir enerjinin haricinde sanayi alanında da eski tip yerine artık bu motorları kullanıyoruz. Bu ürünü de tamamen AEMOT fabrikamızda, %85 yerlilik oranıyla ürettik. Bu da çok önemli bir seviye çünkü belirli ham maddelerden dolayı %100’ü yapamıyoruz. Türkiye’de yaşlanan türbinleri göz önüne alarak sunduğumuz bir diğer hizmetimiz de genaratör bakımı. Bakım kavramını açmamız gerekirse sadece yağını değiştirmek ya da basit işlemler değil, generatörü yenileme işlemini içeriyor. Bu açıdan çok önemli bir hizmet ve AEMOT olarak ilerde servis ihracatları geliştirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Türkiye’nin en büyük manyetizasyon hattı, Avrupa’nın en hızlı balans tezgahı
AEMOT’un gücünü dikey üretimden aldığını belirten Sami Akdoğan, “Her bir prosesin birbirini destekleyerek geliştiğini düşündüğümüz için fabrikamızı bu şekilde inşa ettik. Örneğin, Pitch ve yaw motorlarında Türkiye’nin en büyük manyetizasyon hattını kurduk. Ham madde geliyor ve kendimiz bu işlemi gerçekleştiriyoruz. Mil üretimini ya da büyük generatörlerin gövde üretimini kendi içimizde gerçekleştiriyoruz. Alüminyum enjeksiyon hattımız var ve bütün dökümhane işlemini kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Bütün motor gövdeleri kendi fabrikamızda üretiliyor” diye konuşuyor. Avrupa’nın en hızlı balans tezgahına sahip olduklarını belirten Genel Müdür, “Geçmişten bir örnek vermek istiyorum: Siemens’e rotor-stator paketi üretirken, generatörün tamamını üretmek istediğimizde bize Türkiye’de yüksek hızlı balans tezgahı olmadığı için üretilemeyeceğini söylemişlerdi. 2018 yılında bu yatırımı yaptık ve kapasite bakımından Avrupa’nın en hızlı balans tezgahına sahibiz. Bu yatırımların haricinde, 11 MW’a kadar Türkiye’nin ilk test altyapısını kurduk” diyor.
Teknolojiyi yatırımları ve üretimde yapay zeka zorunlu!
Oturumun ikinci kısmında moderatörün devam noktasında neler yapılmalı, nasıl bir vizyon olmalı sorusunu cevaplayan AEMOT Genel Müdürü Sami Akdoğan, “Rüzgar sektörü özelinde değil de, konuya sanayici olarak bakıyorum. Çin konusunda gerekli adımların atılmaması sanayi açısından çok korkutucu. Bununla ilgili sanayici olarak yapabileceğimiz en güçlü şey teknoloji. Teknolojiyi geliştirmek zorundayız; çünkü maaliyet düşüşü ve verimliliği bununla yakalayabiliyoruz. Çin aslında işçilik açısından ucuz değil ancak verimliliği çok yüksek. Çin’e yaptığımız ziyaretlerde Çinli iş gücünün verimliliğini 1’e 5 olarak örnekleyebiliriz. Bu açıdan değerlendirdiğimizde bu sorunu teknolojiyle ve ara eleman sorununu gidererek aşabiliriz. Bugün inanılmaz bir mühendis fazlalığı var ama mavi yaka bulmakta zorlanıyoruz. Mavi yakayı bulsak da işin ehli dediğimiz kişileri bulamıyoruz. Üretimdeki bu durumu yapay zeka ile aşabileceğimizi düşünüyorum” açıklamasında bulunuyor.
“Öz sermaye ile yatırımlar yapıyoruz ama çok daha fazlası gerekiyor”
Devam noktasında önerilerini sıralayan Akdoğan, şu ifadeleri kullanıyor: “İç talebin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Bugün rüzgar enerjisinde iç talebin yaratılması gerekiyor. Rüzgar enerjisinde sanayi tarafında bir planın olup olmadığını bilmiyorum ama bunu bir kümelenme ile konuşmamız gerekiyor. Tamamen öz sermaye ile yatırımlar yapıyoruz ama çok daha fazlası gerekiyor. Bunun da devlet desteği ile yapılması lazım. Örneğin, az önce test yatırımımızdan bahsettim, bu test sistemleri yaklaşık 10 milyon euroya yakın bir yatırım gerektiriyor. Bunları ilgili kurumların yapması, bizim de bu kaynağı farklı yerlerde kullanmamız gerekiyor.
“Rüzgar enstitüsü gerekli”
Son olarak teknoloji vurgusu yapan Akdoğan, “Örneğin, 6 MW’lık generatör ile pitch ve yaw motorlarında yurt dışına giderek bir dizayn şirketinden çözüm aldık. Türkiye’nin rüzgarla ilgili bir enstitü kurması gerektiğini, sadece rüzgar enerjisiyle ilgilenen şirketlerin dizayn, teknoloji ya da know-how için başvurabileceği bir merkez olması gerektiğini düşünüyorum” diyor.