Türkiye’de bilim tarihi yazıcılığının babası olarak kabul edilen Salih Zeki Bey, kaleme aldıkları dışında pek çok Avrupalı yazarın eserini de çevirerek ülkemizde bilim felsefesinin temellerini atmıştır.
Salih Zeki Bey, 1864 yılında Osmanlı İstanbul’unda doğmuştur. Küçük yaşta anne ve babasını kaybettiğinden Darüşşafaka’ya kaydolmuş ve 1882 yılında buradan mezun olmuştur. Ardından Posta ve Telgraf Nezâreti Fen Kalemi’nde göreve başlar. Ertesi yıl üç arkadaşıyla birlikte Paris’te elektrik mühendisliği alanında öğretim veren bir yüksek okula gönderilir. Ayrıca Ecole des Ponts et Chaussées ile Collège de France’a da devam ederek buradan mezun olur (1887). Türkiye’ye dönüp yine Posta ve Telgraf Nezâreti’nde çalışmaya, bu arada bilim tarihiyle ilgilenmeye başlar. 1889’da bir Türk bilim insanının yurt dışında yayımladığı ilk bilim tarihi çalışması olan “Mémoire sur les chiffres indiens” adlı makalesi yayımlanır. 1889-1890 öğretim yılında Mekteb-i Mülkiyye’de fizik ve kimya dersleri verir. 1890’da Rasathâne-i Âmire’de görevlendirilir. 1895’te ise rasathânenin müdürü olur. 1897’de Meclis-i Maârif üyeliğine getirilir. Bu sırada Dârülfünûn-ı Şâhâne’nin Ulûm-i Riyâziyye ve Tabîiyye Şubesi’nde; analitik geometri, matematiksel fizik, astronomi ve ihtimaller hesabı derslerini verir. 1910’da Mekteb-i Sultânî müdürlüğüne, 1912’de Maarif Nezâreti müsteşarlığına, 1913’te ise Dârülfünun umum müdürlüğüne (rektörlük) getirildi.
Rasathânede görevli olduğu yıllarda tek başına ve Lacoine ile birlikte takvim çalışmaları yapmış, aynı dönemde, Ortaçağ İslâm dünyasında yazılan astronomi ve matematikle ilgili bazı eserleri Avrupa’dan temin ederek bunların üzerinde araştırmalar gerçekleştirmiştir. 1913’te Paris’te saatlerin birleştirilmesi meselesini görüşmek üzere toplanan milletlerarası kongreye Osmanlı delegesi olarak katılmış, böylece Türkiye’de Greenwich saatine geçiş çalışmalarını başlatmıştır. Ayrıca astronomiye ilişkin çeşitli ders kitapları kaleme almıştır.
Salih Zeki’nin, Başhoca İshak Efendi ve Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’dan sonra çağdaş matematiğin Türkiye’ye girişinde önemli hizmetleri olmuştur. Dârülfünun’da verdiği konferanslarla ve çeşitli eserleriyle sayılar kuramı, sanal sayılar, Öklid dışı geometriler ve ihtimaller hesabı gibi Türk matematikçilerinin o günlerde yabancısı olduğu birçok alanı Türkiye’de tanıtmıştır. Aynı zamanda ilk, orta ve yüksek öğretimde matematik eğitiminin yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır.
Türk bilim tarihi yazıcılığı, XIX. yüzyılın ilk yarısı ile XX. yüzyılın ilk yarısı arasındaki uyanış sürecinde Batı’dan aktarılan düşünsel etkinliklerden biri olarak gelişmiştir. Salih Zeki, İslâm toplumunda süregelen bilimsel çalışmaları günümüz bilim tarihi yöntemleriyle yeni baştan değerlendirmiştir; dolayısıyla o, Türkiye’de bilim tarihi yazıcılığının babası sayılabilir. Onun bu konudaki en önemli eseri Âsâr-ı Bâkıye’dir. Bilim tarihinin yanında bilim felsefesiyle de ilgilenen Salih Zeki, Fransız matematikçisi ve bilim felsefecisi Jules-Henri Poincaré’nin bu konudaki eserlerini yayımlanmalarından kısa bir süre sonra Türkçe’ye çevirmiş, böylece hem bu düşünürün hem de onun bilim anlayışının Türkiye’de tanınmasını sağlamıştır. Salih Zeki Bey, 2 Temmuz 1921 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. (Kaynak: İslâm Ansiklopedisi)