Merhaba değerli okurlarımız, bu sayımızda Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Bölümü, OEM İş Geliştirme Departmanı Kıdemli Müdürü Sn. Tolga BİZEL ile Sanayi 4.0 üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Özellikle Mitsubishi Electric’in insan odaklı yaklaşımının ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Kendilerine, tüm misafirperverliği ve Sanayi 4.0 konusunda sorularımıza verdikleri yanıtlar için teşekkür ederiz. Şimdi sizleri bu güzel söyleşi ile baş başa bırakıyoruz.
Tolga Bizel Kimdir?
Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri OEM İş Geliştirme Kıdemli Müdürü Tolga Bizel
1991 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Elektronik ve Haberleşme bölümünü bitiren Tolga Bizel, sırasıyla ODTÜ Prof. Dr. Mustafa N. Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfı, Şişecam, Sabancı Grubu, Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ deki çalışma hayatından sonra, son 3 yıldır Mitsubishi Electric Türkiye’de Fabrika Otomasyon Sistemleri OEM İş Geliştirme Kıdemli Müdürü olarak görev yapıyor.
Tolga BİZEL ‘’ Mitsubishi Electric’in Sanayi 4.0’a yanıtı olan e-f@ctory kavramının tam ortasında insan var”
Genel olarak sanayiye bakış açınızla alakalı sorularımıza başlamadan önce Mitsubishi Electric‘in Sanayi 4.0 ile ilgili olarak, sanayicilere nasıl yardımcı olduğunu öğrenebilir miyiz? Mitsubishi Electric Sanayi 4.0’la alakalı olarak tam anlamıyla neler yapıyor?
Tolga Bizel; Sanayi 4.0, endüstride yeni bir evrenin başladığı anlamına geliyor. Dördüncü Sanayi Devrimi olarak da adlandırılan bu kavram, şu anda firmaların da yoğun olarak ilgisini çekiyor. Biz Mitsubishi Electric olarak Sanayi 4.0’a dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory ile yanıt veriyoruz. Mitsubishi Electric, ileri teknolojisi, kalitesi ve çevreci yaklaşımı ile öncü, 96 yıllık global bir şirket. Böyle köklü ve büyük şirketlerin evrim süreçlerine verdikleri yanıtlar çok önemli. Bu noktada Mitsubishi Electric’in yeni endüstri evresine verdiği yanıt, yenilikçi Japon kültürünün ve teknolojisinin sağladığı altyapıdan kaynaklı olarak hızlı ve doğru oldu. Hatta Mitsubishi Electric, Sanayi 4.0 kavramının henüz gündemde olmadığı 2003 yılından bu yana e-F@ctory konseptini kendi üretim bantlarında kullanıyor. Fabrikaların her birinde kendi içerisinde süreçlerle ilgili iyileştirme metotları mevcut. Bu sayede adapte olabilme yeteneği de yüksek bir marka olarak dikkat çekiyor. Dünya üzerindeki fabrikalarımız da sektöre uyumluluk ve kaliteyle ilgili belgelerini ve gelişmelerini teknolojik know-how üzerine inşa ediyorlar.
Mitsubishi Electric olarak dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory ile sanayiye yüksek katma değer sağlıyoruz. e-F@ctory ile fabrika otomasyon alanındaki robotlar dahil tüm yeni nesil ürünler birbirleri ile ve insanlarla internette haberleşebiliyor. Böylece üretim hatlarını kişisel bazlı ihtiyaçlara göre optimize ederek pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak hiç olmadığı kadar kolaylaşıyor. e-F@ctory konseptimiz ile başta otomotiv, ambalaj, gıda ve ilaç olmak üzere pek çok farklı endüstrinin üretim aşamasında kullanılan dijital fabrika ürünlerini, mekanik, elektronik ve yazılım hizmetleri bir arada sunuyoruz.
Mitsubishi Electric olarak sunduğumuz e-F@ctory konsepti ile bir fabrikayı yeni endüstri evresindeki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde kurmak ve kurmadan önce e-F@ctory partner programı üyesi ürünlerle bir sanal fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikayı ve üretimi test etmek mümkün. Bu sayede işletmeler üretime geçmeden önce sanal fabrikalarını çalıştırarak ihtiyaçlarını ve verimliliklerini görebilir, yatırımlarını bu çıktılara göre şekillendirebilir.
Fabrikalarda hızın ve verimliliğin artmasını, süreçlerin anlık olarak izlenebilmesiyle hata paylarının büyük oranda azaltılmasını, üretim maliyetlerinin iyileşmesini ve dolayısıyla iş hacminin büyümesini mümkün kılan e-F@ctory konseptimiz içinde robotlar da önemli bir rol oynuyor. Robotlarımız sayesinde özellikle büyük üretim serileri pratikleşiyor ve üretimde esneklik artıyor. İnsan kolu ya da eline yakın hassasiyete sahip robotlarımız, üretim bandındaki hemen her işi yapabiliyor. Bu robotlar özellikle rutinleşmiş, zor ve tehlikeli işlerde tercih edilmesi nedeniyle hem iş güvenliği ve işçi sağlığı hem de çalışan memnuniyeti açısından fabrikalara büyük bir katma değer sağlıyor.
Üretim maliyetleri içerisinde önemli bir yer tutan enerji de her sektör için kritik bir kaynak olarak görülüyor. Bu doğrultuda, enerji verimli tesislerin otomasyonu için iddialı bir çözüm ortağı olarak enerji tasarrufu sağlanmasına, verimliliğin arttırılmasına ve üretim maliyetlerinin düşürülmesine yardımcı olan sistemler sunuyor ve işletmelerin rekabet gücünü artırmalarına destek oluyoruz.
Mitsubishi Electric’in üretim alanında sahip olduğu global uzmanlık ve deneyimiyle geliştirilen bir otomasyon stratejisi olan ve e-F@ctory konseptinin oluşturulmasını sağlayan iQ Otomasyon Platformu ile de tüm önemli otomasyon bileşenlerini tek bir yapıda birleştiren nadir ürün ailelerinden birini sunuyoruz. iQ Otomasyon Platformu’nun en önemli avantajları; minimum toplam sahip olma maliyeti, fabrika otomasyonu yönetim sistemleri arasında tam ve sorunsuz entegrasyon, maksimum verimlilik ve hızlı iletişim olarak öne çıkıyor. Böylece otomasyon döngüsünün her aşamasında maliyetler düşüyor ve yatırımdan maksimum geri dönüş alınması sağlanıyor. iQ Platform, robot sistemlerinin daha büyük ve kompleks programları kontrol etmesini sağlıyor. Birden fazla robotun toplu yönetimi sağlanabiliyor ve robotlar arası veri transferinin hızlanması ile robotlar daha detaylı ve koordineli kontrol edilebiliyor.
Peki, siz kendi felsefenizi Japonya’daki Nagoya fabrikası üzerinden şekillendirdiğinizi söylüyorsunuz, Türkiye’de de müşterilerinize bu standardı sunduğunuzu iddia edebilir misiniz?
Tolga Bizel; Mitsubishi Electric’in kendi üretim merkezi olan Nagoya Fabrikası’nda e-F@ctory konsepti kullanıma alındıktan sonra üretim kapasitesinde yaklaşık yüzde 190 artış, üretimde yaklaşık yüzde 180 artış ve sistem içi mimari tutarlarda yaklaşık yüzde 65 düşüş gibi çok etkileyici sonuçlar elde edildi. Bir başka örnek olarak ise Intel’in Malezya fabrikasındaki uygulamamızı verebiliriz. Mitsubishi Electric olarak Intel ile Malezya’da bulunan üretim tesisleri için ortak bir pilot programa imza attık. Mitsubishi Electric’in “e-F@ctory” otomasyon uzmanlığını Intel’in “Nesnelerin İnterneti” konusunda çözüm üretme uzmanlığı ile birleştiren pilot program sayesinde, arızaların önceden fark edilerek arıza gerçekleşmeden müdahale edilmesini mümkün hale getirmiş olduk. Pilot program; yüksek verimlilik, önleyici bakım faaliyetleri olanağı, düşük aksam arıza oranı, düşük maliyet ve kusursuz uyum ile sonuçlandı. Tüm bu sonuçlar ise Intel’in yaklaşık 9 milyon dolar tasarruf etmesini sağladı. Elbette Türkiye’de de dijital fabrikalar konusunda iddialı bir çözüm ortağıyız. Mitsubishi Electric olarak Türk sanayisine geleceğin dijital fabrikalarını bugünden kurabilme imkanı sunan e-F@ctory konseptimiz ile yüksek katma değer sağlıyoruz. Türkiye’deki birçok fabrikada ”Dijital İkiz” kavramı dışında kalan diğer Sanayi 4.0 inovasyonlarının tümü uygulanabilir durumda.
Türkiye’de bu sanayi inovasyonuna farklı şirketler farklı isimler verdiler. Mesela başka bir sektör öncüsü firma, bu inovasyona Endüstri 4.0 demeyi tercih etti. Bazı başka firmalar Sanayi 4.0’ı kullanıyorlar. Sizce bu terimlerin arasındaki fark nedir ve siz hangisini kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Tolga Bizel; Ülkelere göre farklı isimlerle adlandırılmış olsa da aslında tüm kavramların, siber fizik sistemlerini kullanarak üretim süreçlerinin rehabilite edilmesi ve sanayinin dijitalleşmesi anlamına geldiğini söylemek mümkün. Almanya’nın “Endüstri 4.0” olarak adlandırdığı bu kavram, dünyanın farklı ülkelerinde başka isimlerle varlık gösteriyor. Örneğin; ABD’de “Smart Manufacture”, Japonya’da “Inomation 25” olarak adlandırılıyor ve yaklaşık son 5 yıldır Japonya’da uygulanan bir yaklaşım. Dolayısıyla bu kavramı genel olarak “yeni endüstri evresi” olarak da adlandırabiliriz. Türkiye’de ise bakanlıklar ve TÜSİAD gibi resmi makamların bu yeni evreye verdiği isim “Sanayi 4.0”. Dolayısıyla biz de Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket olarak en bilinen şekliyle Sanayi 4.0 kavramını ve benzer anlamlara gelen “yeni endüstri evresi” ya da “fabrikaların dijital dönüşümü” gibi kavramları kullanmayı tercih ediyoruz.
Uzun vadede bu değişime ayak uydurabilenleri neler bekliyor?
Tolga Bizel; Günümüzün hızlı tüketim koşullarında rekabet edebilmek için hızlı ticarete ihtiyaç var. Bunun için de daha hızlı ve esnek fabrikalar gerekli hale geliyor. Dünyada bir dakika içerisinde online alışveriş siteleri üzerinden ne kadar ticaret yapıldığına baktığımızda, neden böyle bir değişime ihtiyaç olduğunu daha rahat anlayabiliyoruz. Dolayısıyla yeni çağda tüketiciler, üreticileri değişime zorluyor diyebiliriz. Bu değişim sadece hızla da ilgili değil, aynı zamanda tüketicilerin kişiselleştirilmiş ürün talepleri de her geçen gün artıyor. Örneğin, satın alacakları bir ayakkabının üzerindeki deseni kendileri tasarlayarak onu özelleştirmek isteyebiliyorlar. Dolayısıyla günümüzde ve gelecekte tüketicilerin esnek taleplerine hızlı ve kusursuz yanıt verebilen fabrikalara ihtiyaç var. Özetle, ister buna Sanayi 4.0 ister fabrikaların dijital dönüşümü deyin, işin özü ticarettir. Bu değişime ayak uydurabilen sanayicilerin ise global piyasalarda rekabet edebilme gücünü artıracağını söyleyebiliriz.
Peki, Mitsubishi Electric bu alandaki en büyük rakibinden ne gibi farklılıklar barındırıyor?
Tolga Bizel; Öncelikle bu konunun bir rekabet unsuru olmadığını, sadece bu yeni evreyle ilgili farklı yaklaşımlar olduğunu belirtmek isteriz. Markaların kültürleri, yaklaşım tarzı farklılıklar gösterebiliyor ve bu doğrultuda marka felsefesinin onu tercih edecek olan üretici firmanın kültürü, felsefesi ve beklentileri ile uyuşması önemli hale geliyor. Elektrik, elektronik ve otomasyon alanında dünya devi bir marka olarak, 96 yıllık köklü inovasyon mirasımızdan güç alıyoruz. Belirttiğim gibi Sanayi 4.0 kavramının henüz gündemde olmadığı 2003 yılından bu yana e-F@ctory konseptini kendi üretim bantlarımızda kullanıyoruz. Bu sayede edindiğimiz tecrübelerimizi ürünlerimize ve dolayısıyla müşterilerimize yansıtıyoruz. Dijital fabrikalarla ilgili dünya genelinde somut uygulamalarımız, referans projelerimiz bulunuyor. Dijital fabrikaların en önemli yapı taşlarından biri olan ileri robot teknolojisi konusunda da iddialı bir oyuncuyuz. İnsan kolu veya eline yakın hassasiyette çalışan hızlı robotlarımızın tüm parçalarını da kendimiz üretiyoruz. Böylece üretimden gelen bilgi birikimimizi ve tecrübemizi robotlarımızla birleştirerek sanayinin farklı kollarına hizmet veriyoruz.
Peki şöyle diyebilir miyiz? Bu kültürün geliştirilmesi söz konusu sistemdeki Taylorizmin dijitale dökülmesi olabilir mi?
Tolga Bizel; Bu yeni evrede geçmişten gelen kuralların değişeceğini söyleyebiliriz. Değişen kuralların üretim süreçlerine olan etkisinin yanı sıra sosyolojik ve hukuki boyutları da var elbette. Ancak bu konular bizlerin değil akademisyenlerin, bilim adamlarının, fütüristlerin uzmanlık alanı.
Peki, Sanayi 4.0 konseptinin alt yapısında ne gibi temel taşlar var? Çekirdekleri neler, yani e-F@ctory’nin çekirdeğinde siber fiziksel sistemler mevcuttur, bu boşlukları nelerle doldurmayı planlıyorsunuz?
Tolga Bizel; Mitsubishi Electric’in e-F@ctory konseptinin temelinde donatılmış ve yetkin insan var. Bu ister insanın kendi iç donanımlarıyla sağlanmış olsun, ister sanal gerçeklikle iyileştirilmiş görüntülerle olsun, ister direkt sesli direktiflerle, görsel işaretlerle ya da vücuduna entegre bir mekanik aksamla olsun, bizim e-F@ctory kavramımızın tam ortasında insan var. Bu insan kaynağı, esnek parçaları koordine ederek üretim hattının yeni siparişlere uygun şekilde yanıt vermesine yardımcı olabilir. Dolayısıyla bizim gelecekteki fabrikalarımız, karanlık değil, dijital dünyada ve aslında aydınlık. İçeride ışık yanmayabilir ama içindeki yetkin insan öyle bir gözlükten bakar ki bütün mekanik parçalar onunla konuşabilir.
Peki sizce Türkiye Sanayi 4.0’ı kaç senede sindirebilir?
Tolga Bizel; Bu sadece Türkiye ile ilgili bir konu değil aslında, dünyanın pek çok ülkesinde Sanayi 4.0’a uyum sağlamak için atılması gereken önemli adımlar ve bunun için de zamana ihtiyaç var. Bu konuda net bir zaman vermek mümkün olmaz ama eğer çok çalışırsak hızlı bir şekilde Sanayi 4.0’a adapte olabiliriz. Aksi takdirde mevcut imalat gücümüzde kayıplar, yatırımcıların ilgisinin azalması, piyasa dengelerinin bozulması gibi tehlikeler yaşanması söz konusu olur. Ülkemizdeki büyük ya da küçük çoğu firmada fabrika otomasyon sektörüyle ilgili dikkate değer bir farkındalık oluştuğunu gözlemliyoruz. İlerleyen yıllarda bu alandaki yatırım kararlarında da ciddi artışlar yaşanacağına inanıyoruz. Bu konuda örneklerimiz mevcut.
Üretim/Yaşam döngüsü ve siber fiziksel sistemler hakkında Mitsubishi Electric’in çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
Tolga Bizel; Mitsubishi Electric dünya genelinde üreticilerin ileri otomasyon ekipmanları için 75 yılı aşkın süredir güvendiği bir marka. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri; dünyada çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalara hızlı entegrasyon, üretkenlik, esneklik ve verimlilik konusunda katma değer sağlıyor. Bazı noktalarda teknolojinin standartlarını belirleyen öncü bir markayız. Bu tabii ki birçok disiplini bir araya getirerek çalışmayı gerektiriyor. Mitsubishi Electric olarak biz, bu farklı disiplinleri bir araya getirme konusunda iddialıyız. Siber fizik ve yazılım alanında işinin ehli kurumlar ve isimlerle işbirliği yapıyoruz. Ürünün entegrasyonunu 15 dakika gibi bir zamanda gerçekleştirebilen altyapı potansiyeline sahibiz.