“OPTIBELT’in sunduğu hizmet ve sağladığı ürün kalitesine tanık olan her müşteriden alınan ufak bir övgü ya da teşekkür asıl motivasyonumuzun kaynağını oluşturmaktadır.” Murat Güracar OPTIBELT Türkiye Genel Müdürü
Merhaba değerli okurlarımız, OPTIBELT, Türkiye’deki ve bölgedeki müşterilerine daha iyi ve daha hızlı bir hizmet sunabilme amacıyla 2014 yılında kurduğu deponun kapılarını bizlere açtı. OPTIBELT Türkiye’nin genel müdürü Murat Güracar ile OPTIBELT markasının dünü, bugünü ve yarını hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
OPTİBELT’in ürünlerini ve kullanım alanlarını, organizasyon şemasını ve farklılıklarını kapsamlı bir şekilde sorduk. Kendilerine, tüm misafirperverliği ile bizlere cevap verme nezaketini gösterdiği için teşekkür ederiz. Şimdi sizleri bu güzel söyleşi ile baş başa bırakıyoruz.
Murat Güracar Kimdir?
Murat Güracar, 1976 yılında İzmir’de dünyaya geldi. 1996 yılında Makine Yüksek Mühendisi unvanını aldı. 2004 yılında ise İstanbul Üniversitesi Yönetici Geliştirme Programını tamamladı. 23 yıllık kariyerine 1993 yılında Hema Endüstri A.Ş’de başladı. Ardından, 1996 yılında Silkar Ekipman A.Ş ile yoluna devam etti. 2006 yılında Freudenberg Simrit firmasının ülke müdürlüğü görevini üstlendi. 2010 yılında ise Bonfiglioli Türkiye’ye genel müdürlük yapmaya başladı. Son olarak, 2014 yılında Optibelt Türkiye’nin genel müdürlüğü görevini üstlendi. Devam eden bu serüven boyunca sızdırmazlık elemanları, rulmanlar, kayış ve redüktör gibi güç aktarım kapsamındaki birçok ürünle ilgilendi.
OPTİBELT’ ‘in sektör içinde uluslararası bir kontak olduğu bilinmekte. Bu organizasyonun gelişimi ve etkinlik bölgelerinden bahseder misiniz?
OPTIBELT, temelinde kauçuk imalatı olan bir aile şirketiydi. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda 1940’larda kayış üretimi yapmaya başladı. Geçen 150 yıl boyunca tanınırlığını sürekli arttırdı ve bugün ki büyük ölçekli kurumsal kimliğine kavuştu.
OPTIBELT, Avrupa ve dünya genelindeki bu tanınırlığa hizmet etmek amacıyla, dünyânın çeşitli bölgelerinde, toplamda sekiz adet olmak üzere, üretim fabrikaları kurdu. Bu fabrikalardan yedi tanesi kayış alanındaki üretimlere, bir tanesi de kasnak, dişli ve redüktör alanındaki üretimlere odaklandı.
OPTIBELT fabrikalarının üç tanesi Almanya’da, diğerleri birer tane olmak üzere Fransa, İrlanda, Romanya, Hollanda, ve Çin’de bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de olduğu gibi otuz ülkede satış organizasyonlarının gerçekleştirildiği depolar bulunmaktadır.
Murat Bey, sizin perspektifinizde OPTİBELT’ i sektörde farklı yapan unsurların neler olduğunu bizlerle paylaşır mısınız?
Benim perspektifimden sektörde OPTIBELT’i farklı kılan başlıca özellik, üretim süreçlerinin her aşamasında gözettikleri kalite tutkusudur.
OPTIBELT’in sanayinin her kesimiyle çalışabiliyor olmasından dolayı, bugüne kadar elde ettiğim tüm tecrübeleri burada sonuna kadar kullanabiliyor olmam da kişisel anlamda bir fark yaratıyor. Çünkü benim için iş birliği halinde olunan sektörel çeşitlilik, aynı ölçüde tecrübe ve yetkinlik anlamına da gelmektedir.
OPTİBELT’ in ürün portföyünden ve hizmet alanlarından bahseder misiniz?
Öncelikle tabii ki, kayışlar. Ama bu, telaffuzu kadar basit bir hadise değil. Çünkü kayışlar da kendi içlerinde yapısal özelliklerine ve çalışma prensiplerine göre ayrılmaktadırlar.
OPTİBELT olarak, kasnak kayışları içinde sürtünme bazlı çalışan tırtıklı, düz ve birleşik türden V kayışlarının üretimini yapmaktayız. V kayışları altında, kayış kortunu ya da kauçuk karışımını değiştirerek ürettiğimiz güçlendirilmiş kayışlarımızla da, kullanım yerine göre farklı kombinasyonlar yaratıp en optimum hizmeti sağlamaktayız. Ürün portföyümüzde, cam elyafından üretilen kortların kullanıldığı ve V kayışlarından yapı olarak çok farklı olan, dişli profilinde kullanılabilen zaman kayışları da bulunmaktadır.
Üretimini yaptığımız bu kayışların kullanıldığı her sanayi, hizmet alanımız kapsamında değerlendirilebilir. Ürünlerimiz özellikle çimento, demir-çelik gibi ağır sanayi alanlarında, otomotiv sektöründe, değirmen fabrikalarında ve kompresörlerde tercih edilmektedir. Kompresör alanında özellikle iddialıyız; daha doğrusu, yüksek güç aktarımı ve uzun ömürlülük gerektiren her yerde iddialıyız.
Türkiye’deki organizasyonumuzun etkinlik alanlarını ise başta beyaz eşya sektörü ve tarım oluşturmaktadır. Her iki alanda da lider firmalarla iş ortaklıkları yürütmekteyiz. Ayrıca, Newholland, Class, John Deere gibi yurt dışındaki uluslararası çalışma ortaklarımızın yedek parça satışını da gerçekleştirmekteyiz.
Ürün gamımızda genel olarak 25.000 ürün mevcut. Ve Türkiye’deki organizasyonumuzda ise şimdilik 2300 kalem ürün stoğu bulundurmaktayız. Bu stok zamanla sanayinin ihtiyaçlarına göre daha da genişleyecektir.
OPTIBELT’ in üretim süreçlerindeki motivasyonundan bahseder misiniz?
OPTIBELT’ sunduğu hizmet ve sağladığı ürün kalitesine tanık olan her müşteriden alınan ufak bir övgü ya da teşekkür asıl motivasyonumuzun kaynağını oluşturmaktadır.
Bunun dışında bireysel bir motivasyon da söz konusudur. Çünkü OPTİBELT bünyesindeki her çalışan, kendisini bu ailenin bir ferdi gibi hisseder. Bu durumun sağladığı güven üretim süreçlerindeki motivasyonumuzu olumlu etkiler.
Sektör için ilham kaynağı olması adına soruyoruz, OPTİBELT’ in müşterilerine verdiği güvenin kaynağını ne oluşturuyor?
OPTIBELT olarak her şeyden evvel müşterilerimizin ihtiyaçlarını iyi analiz etmeye özen gösteriyoruz. Çünkü bu, onları, onlar için en doğru ürüne ulaştırabilmek anlamına geliyor.
OPTIBELT kalitesini en uygun fiyatla kullanıcılarımıza sunuyoruz. Müşterilerimizin deneyimledikleri kalitenin fiyat performans açısından ön görülebilir bir değeri var ve biz bu konuda müşterilerimizi şaşırtmıyoruz.
Müşterilerimize talep ettikleri ürünleri en kısa sürede sağlamaya çalışıyoruz. Bazı aksiyonlar, hızlı reaksiyon göstermeyi gerektiriyor. Tüm tecrübemizle oturttuğumuz bir tedarik sistemimiz var. Çünkü bizim ürünlerimiz yapısı gereği kısa sürede, az adetlerde üretilebilen bir ürün değil.
Yönettiğimiz bu süreçlerdeki samimiyet ve şeffaflık, müşterilerimizle oluşturduğumuz karşılıklı güvenin kaynağını oluşturmaktadır.
OPTİBELT, iş birliği yaptığı kurumlarla kuvvetli bir iletişim gözetiyor. Bunu biraz daha açar mısınız, ortaklarınıza hangi konularda ve nasıl destek sağlıyorsunuz?
OPTIBELT olarak gerek müşterilerimiz gerek bayilerimizle çok uzun yıllara dayanan ilişkiler amaçlıyoruz.
Bu yöndeki prensiplerimizin tamamının bayiliklerimize de sirayet ettiğine olan inancımız tam. En başta, bayilerimize müşteri gözüyle değil, şirketimizin bir parçası olarak bakıyoruz. Çünkü nihai müşteride oluşan bir memnuniyetsizliğin OPTIBELT markasına yansıyabileceğinin farkındayız.
Bu yüzden bayilerimizle birlikte düzenli olarak müşteri ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Bu süreçte ürünlerimizin kullanım yerleri, doğru ürün seçimi, bakımı ve montajı konusunda eğitimler veriyoruz.
OPTİBELT’ in 2017 yılı için hedefleri nelerdir? Sektörün gidişatı hakkında bilgi alabilir miyiz?
2016 yılının son 3-4 ayındaki rakamlardan okunduğu üzere, 2017 yılında biraz durgunluk ön görülüyor. Bu nedenle OPTIBELT, 2017 yılı için hesaplanan büyüme oranını revize etti. Ancak en kötü hâlükârda bile %15 oranında bir büyüme bekliyoruz.
Takip ettiğimiz çok ciddi projeler var. Geçtiğimiz yıl DESCH firmasının yarısı devir alındı, bu süreç 2018 yılına kadar sürecek. Akabinde de şirketin tamamı OPTIBELT bünyesine geçecek. Böylelikle kayışın yanında artık dişli grubundan kasnak ve kaplin alanında da rol almaya başlayacağız.
DESCH ile oluşturacağımız bu sinerjinin piyasayı kıpırdatacağını düşünüyoruz. Özellikle DESCH’in etkili olduğu fabrika ve sektörler bu konuda bizim için anahtar görevi görecektir.
Genel anlamda piyasa ve ülkenin koşullarına baktığımızda ise bazı sektörlerde gerçekten ciddi sıkıntılar ön görülmektedir. Örneğin, genelde orta ve küçük ölçekteki sanayicilerin elinde bulunan makine sektörü, piyasadaki bu dalgalanmalardan etkilenecek gibi gözüküyor. Özellikle döviz cinsinden kredi borcu olan bu tarz firmaların yaşayacağı sıkıntı, piyasalarda gerginliğe neden olabilir. Umarım hükümet gerek kısa gerek orta vadede ufak ölçekli işletmecileri koruyacak ekonomik tedbirleri alır ve bu tarz firmaların yaşamaya devam etmesini sağlar.
Buna rağmen Türkiye’nin çok iyi olduğu otomotiv ve beyaz eşya sektörleri yine lokomotif görevi görecektirler ki, bunlar ağırlıklı olarak ihracatın yapıldığı sektörlerdir. Şuandaki gidişata bakılırsa bu sektörler ihracat anlamında bir olumsuzluk yaşamayacaklardır. Kurların geldiği nokta itibariyle belki bu dönemden avantajlı bile çıkabilirler.
Kısacası 2017 yılı sektörden sektöre farklılık gösterecek gibi görünüyor.