Connect with us

KONTROLLER VE SENSÖRLER

“VW Skandalı” dizel rüyasını bitirebilir

Published

on

 

Volkwagen’in emisyon testi krizi hem dizel-benzin üzerinden enerji politikalarını hem de makinelerin yaptığı testlerin denetimi ve güvenilirliği gibi konuları yeniden gündeme taşıdı.

 

ODTÜ Teknokent’te faaliyet gösteren ve IoT (nesnelerin interneti) alanında Türkiye’nin en hızlı büyüyen firması olan Ankaref’in Genel Müdürü Erhan Binici, kamuyu ilgilendiren konularda izleme ve denetimin öneminin arttığına vurgu yaparken, Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Gürkan Kumbaroğlu da sürecin otomotiv sektörünün yatırım kararlarında yeni bir dönemi beraberinde getirebileceğini söyledi.

 

Erhan Binici, VW olayının sistemlerin ve süreçlerin ne kadar izlenebilir olduğunun önemi ortaya koyduğu görüşünde.

 

 

“Süreci manuel kontrollerle yönetmek imkansız”

 

Manuel kontroller ile globalleşen dünyada kontrol süreçlerini tamamlamanın mümkün olmadığına dikkati çeken Binici, “Hangi ürün, sistem veya süreç izlenmek isteniyorsa gereken veriler çipler veya sensörler ile anlık olarak bir merkezde toplanabiliyor” dedi.

Erhan Binici, kamuyu ilgilendiren her süreçte izleme ve denetim sistemleri kurularak süreçlerin doğruluğu veya ürünlerin standartlara uygunluğunun izlenebileceğini kaydederek, “Bu tür ihtiyaçlar, denetçilik hizmetini de beraberinde getirecektir. Önemli olan standartlar ve kanunlarla belirlenmiş süreçlere uygun ürünlerin kullanılması ve kurallara uyulması. Bunu ne kadar çok başarabilirsek, toplumsal fayda da o yönde fazla olacaktır” diye konuştu.

 

“Tüm dizel araçlara gölge düştü”

 

Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu da, VW’in azot oksit emisyon hesaplamalarında hile yaptığının anlaşılmasının bir devrin sonu olabileceğine işaret ederek, “Avrupa, benzinli araçların dizelden daha fazla karbondioksit salımına sebep olduğu gerekçesiyle dizel araçlara önemli destekler verdi. Milyonlarca insanın sağlığı karbondan kaçarken azota tutuldu. Yeni dönemde emisyon kontrollerinde ve dizel araçların maliyetlerinde, teşviklerde ve üreticilerin yatırım kararlarında önemli değişiklikler olabilir. Azot oksit emisyonlarında dizel araçlara kıyasla daha temiz olan benzinli, LPG’li ve CNG’li araçlara yönelik tercihlerde artış görülebilir” dedi.

 

Alman otomotiv devinin 11 milyon araca yerleştirdiği yazılımla karbon emisyon oranlarında hile yaptığının anlaşılmasını değerlendiren Prof. Dr. Kumbaroğlu, emisyon skandalının sadece VW değil bütün dizel araçlar üzerine gölge düşürdüğünü ve otomotiv piyasalarında küresel bir domino etkisi oluşturabileceğini söyledi.

 

Dizel otomobillerin Türkiye dahil Avrupa’da satışların çoğunu oluşturmasını ‘Avrupa’nın enerji ve çevre politikalarının bir sonucu olduğunu anlatan Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Bugün yaşanan süreç 1997 yılında imzaya açılan ve 2005’te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü ile tüm dikkatlerin karbondioksit emisyonlarına yönelmesinin bir sonucu. 1990’ların başında Avrupa’da dizel araç oranı yüzde 15 iken bugün kıtada yüzde 50’nin üzerinde bir seyir var. Örneğin Fransa’da bu rakam yüzde 80’e yaklaştı. ABD’de ise bu oran yüzde 3. Çevre politikalarında AB mevzuatını takip eden Türkiye’nin bu süreci yakından izlemesi gerekli. Bu yüzyılın başında ülkemizde trafiğe çıkan her 10 arabadan 1’i dizeldi. Bu yılın ilk 8 ayında satılan araçların yüzde 61’i dizel. Ülkemizde 2001-2014 yıllarında dizel tüketimi ikiye katlanırken, benzin tüketimi kademeli olarak düştü. Geçen yıl ülke olarak 12 milyon ton dizel ithal ederken, 2 milyon ton benzin ihraç ettik. Türkiye’nin bu dönemde petrol ürünleri dengesi de etkilendi. Şimdi bu denge yeniden farklı bir boyuta taşınabilir. Eğer dizel teknolojisi bir çıkış yolu bulamazsa Türkiye’de benzinli araçlar eski parlak günlerine dönebilir” dedi.

 

“Türkiye acilen yeni bir yol haritası çıkarmalı”

 

Ülkemizde taşımacılıktan kaynaklanan karbon ve azot oksit salım değerlerinin ABD ve AB ülkelerinin çok daha ötesinde olduğunu anlatan Kumbaroğlu, Türkiye’de 14 milyon 332 aracın yollarda olduğu bilgisini verdi.

 

Bu araçların çoğunluğu 4 yaş ve üzeri, 3 milyondan fazla aracın ise 20 yaş üzerinde olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Kumbaroğlu, şöyle devam etti:

 

“Avrupa’da 7 yaş üzerindeki araçlar ya trafikten çekiliyor ya da ciddi yaptırımlara maruz kalıyor. Bizde ise bırakın şahıs araçlarını, belediyelerin toplu taşıma araçları bile çevreye çok ciddi zararlar verebiliyor. Otobüs minibüs gibi trafikte yaygın yer alan toplu tasıma araçlarının bir bölümünde de 10 numara yağ kullanıldığını üzülerek görüyoruz. Azot oksit sınırı km başına ABD’de 50, AB ülkelerinde ise 80 mg ile sınırlı. Ülkemizde ise 120 mg ve üzeri tüketim verilerine sahip araç oranı yüzde 48 dolaylarında. Sadece bu veriler dahi ülkemizin çevre hassasiyetinde ne kadar geriden geldiğinin bir göstergesi. Bu kapsamda Türkiye, VW olayının küresel yansımalarından da gerekli dersleri çıkarmalı ve acilen yeni bir yol haritası ortaya koymalı. Aksi halde otomotiv endüstrisi sadece enerji tüketim dengelerimizi değil, halkımızın sağlık dengelerini de olumsuz etkilemeye devam edecek.”

Türkiye'nin alanında en özel yayınlarına sahip MONETA 'nın sektörel dergi ve portallarının dijital platformlarda yönetimi katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık alanında içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.

KONTROLLER VE SENSÖRLER

Hexagon, CMM’ler için manuel prob değiştirme çözümünü sundu

Published

on

By

Otomatik prob kafası değişimlerine uygun maliyetli bir alternatif olan bu çözüm üreticilerin denetim esnekliğini hızla ve kolayca artırabilmesini sağlamaktadır.

Hexagon’un Manufacturing Intelligence bölümü, kullanıcıların köprü türü ve gantry koordinat ölçüm makinelerindeki (CMM’ler) endeksleme ve sabit HP-S-X5 ve HP-S-X5 HD prob kafalarını hızla ve kolayca değiştirebilmesine imkan veren manuel bir prob kafası değiştirme çözümü olan Manuel Uygulama Değiştiricinin (MAC) piyasaya çıkarıldığını duyurdu.

MAC, prob kafalarını daha az sıklıkta değiştirmesi gereken CMM kullanıcıları için otomatik prob kafası değiştirmeye uygun maliyetli bir alternatif sağlamaktadır. Yüksek hassasiyetli sabit ve çok yönlü endekslenebilir prob kafaları arasında kolay geçiş imkânı sağlayan bu basit manuel çözüm, üreticilerin verimlilik ve esnekliği korurken, aynı zamanda farklı uygulama ihtiyaçlarını da karşılayabilmelerine imkân verir.

Ürün Müdürü Marco Mussino şunları söylüyor: “Pek çok üretici benzer bir zorlukla karşı karşıya – bir yanda maliyetleri azaltıp diğer yandan da farklı müşteri gereksinimlerini karşılamak için esnekliği artırmaları gerekiyor. Bunun için kalite ekiplerinin ihtiyaç duyduklarında doğru CMM sensörüne sahip olmalarını sağlamak gerekiyor. Ama halihazırda otomatik değişim araçları bazı üreticilerin operasyonları için yatırım geri dönüşü sağlamıyor. MAC, daha düşük maliyetle ölçüm esnekliğine sahip olmak isteyen üreticiler için bu boşluğu dolduruyor.”

MAC, uyumlu GLOBAL köprü tipi CMM’ler, DEA DELTA SLANT ve DEA ALPHA gantry tipi CMM’lerde kullanılabilir. Ayrıca özel talep üzerine CMM retrofit güçlendirme çözümü olarak da sağlanabilir. MAC bütün dünyada piyasaya sunulmuştur.

Continue Reading

Kontrol Sistemi

Mitsubishi Electric’ten Yeni Profesyonel LCD Ekran Serisi

Published

on

By

Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde IP tabanlı kontrol odalarının taleplerine karşılık vermek için aynı ölçüde hızlı çözümler üretilmesi kritik önem taşıyor. Bu noktada teknoloji öncüsü Mitsubishi Electric; sistem entegratörlerine üstün uygulama çeşitliliğinin yanı sıra gelecekteki sistem değişikliklerine adapte edilebilen ekran kontrol platformları içeren bir ürün serisi sunuyor. Görsel veri sistemleri alanındaki inovatif çözümleriyle dikkat çeken Mitsubishi Electric; tamamı karmaşık sorunlara hızlı ve güvenilir çözümler sunmak için geliştirdiği donanım işlemcileri; yerel IP; yazılım ve en yeni uç hesaplama mimarilerinden oluşan özel çözümlerini Amsterdam’da 5-8 Şubat tarihleri arasında düzenlenen ISE 2019’da sergiledi. Kontrol odası uygulamaları için özel olarak tasarlanan ve direkt görüş imkanı sunan LED ekranı geliştiren ilk şirket olma özelliğini taşıyan Mitsubishi Electric; ISE 2019’da ikinci modeli olan 1.25 mm VS-12NP180’in lansmanını gerçekleştirdi. Bu yeni modelin; üstün yüksek çözünürlük performansı ve birçok ileri özelliği sayesinde zorlu kontrol odası uygulamaları için öne çıkan bir seçenek olması hedefleniyor.

Çalışma ömrü 100 bin saate çıkarıldı

Dünya genelinde çok sayıda kontrol odası için tercih edilen Mitsubishi Electric; kontrol odası ekranlarında güvenilirlik kadar uzun ömür ve uygun maliyetin de önemli olduğu bilinciyle hareket ediyor. Çalışmalarını bu kapsamda geliştiren marka; en popüler modellerinden biri olan 60HS12 Slimcube’un 7/24 esasıyla bakım gerektirmeyen çalışma ömrünü 100 bin saate çıkardı. Standart bir kontrol odası olmadığına; her bir projenin benzersiz ve özel zorluklar barındırdığına inanan marka; sistem entegratörlerine bu zorlukların üstesinden gelecek araçlar sunmak amacıyla 4Diamong Grid serisini yedi yeni LCD ekranla genişletti. Bu yeni seri; uygun maliyetli ve çok amaçlı çözümlerle genişletilen üstün kaliteli kontrol odası ekran sistemlerini içeriyor.

15 yıl boyunca 7/24 aralıksız çalışan küpler

Mitsubishi Electric’in fuarda sergilediği bir başka üstün teknoloji ürünü WE120 DLP video wall küpleri ise 130 bin saat çalışma ömrüne sahip oluşuyla öne çıkıyor. Marka bu sayede rutin bakım işlemi gerektirmeden 15 yıl boyunca 7/24 aralıksız çalışan projektörler sunuyor. Toplam sahip olma maliyeti dikkate alındığında günümüzde daha uygun maliyetli bir DLP sistemi alternatifi bulunmuyor. Özel olarak kontrol odası çözümlerine odaklanan tek büyük ekran üreticisi konumunda olan Mitsubishi Electric; bu alanda üstün performansıyla dikkat çekiyor. Şimdiye dek dünya genelinde 89 binin üzerinde DLP cube kurulumu yapan marka; iç güvenlikten toplu taşımaya kadar dünyanın en kritik uygulamaları için özel sistemler geliştiriyor.

Continue Reading

Trendler

Güç Aktarım Sistemleri - Redüktörler, Rulmanlar, Motorlar, Sürücüler sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et